Bir Kerecik

Hiç unutmam! ... Üç yıl kadar önceydi; İnternet denen sanal aleme yeni adım atmış; kişiliği,adı,adresi,sosyal konumu,yaşı hakkında hiçbir şey bilmediğim biri ile tavla oynuyordum Sadece bir rumuzdu aslında oyun oynadığımı sandığım kişi. Bir taraftan da sohbet ediyorduk yazışarak. Toplum, aile, kişi hakkındaki görüşlerimizi yazıyor, konu aşka gelip çattığında yan çiziyorduk nedense! ... Sanal ortamda aşı olanlar bilirler ve anlayabilirler bu ortamı ve beni! ... Kişi, daha özgür olarak koyar ortaya kendini. Çekincelerini suistimal edip çıplaklaşır adeta... İş dokunmaya gelince, kaçar. Aslında ben, sanal dokunmalara inanmayan biriyimdir ama gene de etkilenirim bazen. İşte böyle etkilendiğim anlardan biriydi ki; karşımdaki kişi:''Seni seviyorum'' diye yazdı. Ağlamaya başladım...Hep beklediğim, istediğim bir şeydi bu ama, beklenmedik bir anda yakalanmıştım. Bu sözleri hiç tanımadığım birinin, bir yabancının, yazarak da olsa söylemesi yüreğime dokunmuştu... Allak bullaktım... Oyunu bırakıp kalktım bilgisayar başından.

Yüzümü yıkadım; pijamalarımı giydim.Uyumakta olan eşimin yanına usulca yattım.''Seni seviyorum'' diyen o kişiye,'ben de seni seviyorum' diyemediğimi,yüreğimi çıkarıp veremediğimi düşünüp lanet ettim kendime..Ne kadar cesaretsiz biriymişim meğer ben! Bunu o zaman anladım! ..Her hücremin zincire vurulmuş zerrelerinde kanayan yaraların acısını duyarak dinledim geceyi....

Sessizliği,eşimin,yorgun bir trenin yol alırken çıkardığı sesine benzeyen horultusu bozuyordu.''Nerede yoruldu acaba'' diye düşünmekten kendimi alamadım.Bana bir kere olsun ?seni seviyorum' demeyen bu sesin,işe yaramayan horultuyla yitip gitmesine gönlüm razı olmadı bir türlü. Uykusundan uyanıp bana sarılmasını,seni çok seviyorum demesini istedim o an... Ne yazık ki bu bekleyiş boşunaydı.Asla onun ağzından duyamayacaktım,biliyordum bunu...Kendimi çaresiz, bitkin, yorgun, sömürülmüş, umutsuz biri olarak gördüm..''Zaten bu ülkede kaç evli erkek eşlerine seni seviyorum demiştir ki'' diye geçirdim aklımdan. Belli ki erkeklikten sayıyorlardı bunu. Tesellim olsun diye söylemiyorum; asla! ... Aksine acı bir gerçeğin ortasına atıyorum kendimi...

İhtiyacı sorulmayan, ihtiyaç duyulduğunda hatırlanan, adeta cinsel arzuları örselenerek bedenlerinde susturulan bu ülkenin kadınlarından biriydim ben sadece...Ayşe' ydim, Fatma' ydım; Emine' ydim! ... Farkım yoktu onlardan... İstemeden çocuk doğuran, ana yapılan biriydim... Belki de yanımda yatan kişi uyanacak 'neden ağladın' sorusunu sormaya bile gerek duymadan ''hadi bakalım! '' diyecekti bana. Bunları düşündükçe daha çok teslim oluyordum geceye...Pencereden göz kırpan yıldıza kızdım ve arkamı dönüp yumdum gözlerimi...Anlamı yoktu, bir düşte gülümseyerek uyumanın artık! ...

Bunları düşündüm sabaha kadar, büyüdü isyanlarım!... Oysa yıllar öncesinin sevinçlerini, mutluluklarını, çocukluk hayallerini, hayattan beklediklerimi anlatmak; çıktığım bu yolculukta karşılaştığım olayları kaleme alarak, insan olmanın nelere mal olduğunu dile getirmekti amacım. Şimdi birileri çıkıp; ''Bunlarda mı anlatılır canım? '' diyebilir bana. Haklı sayılabilirler tabii. Ne var ki insan, her zaman güzel olan şeyleri yaşamıyor.Aksine! ... Acı olanlar daha çok! ...

İsterseniz çıkın evinizden dışarı
Şimdilik..
Yürüyün sokaklarda
Görün
Kim iki büklüm
Kim dimdik...

Kimin başı okşanıyor sevgiyle
Kim ağlıyor sevgisizlikten
Geceler boyu gizlice...
Yürekleri çizik! ..

Çıkarın mendillerinizi
Silin onları
Varsa elleriniz! ...bir kerecik! ...

07 Mart 2013 3-4 dakika 27 denemesi var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (1)
  • 11 yıl önce

    Teknoloji ne kadar hayatımızın içine giriyorsa biz de o kadar doğallıktan uzaklaşıyoruz aslında değil mi? Dikkat çekici bir denemeydi ibret alınması gereken. Kutlarım Tayyibe hanım içtenlikle...👍