Bir Kozalak Masalı


Kozalaklarla bir grup toplantısı yaptık geçenlerde. En büyük kozalak bütün kozalaklar adına özetledi durumu. Ben ona, "Baş Kozalak" diye hitap ediyorum. İşte Baş Kozalağın dilinden o konuşma.

Sayın Yazar!

Gözlerimi bu dünyaya ilk açtığımda yemyeşil bir çamın kucağında buldum henüz kahveye dönmemiş taze bedenimi. Öyle yeşil, öyle küçüktüm ki; öğrenmem gereken çok şey olduğunu biliyordum, uzun yıllardır insanlıkla aynı evrende yaşamış gibi...Yerlere düşen yaşlı kozalaklar geniş ailemin en önemli parçalarıydı ve olgunlaşmanın göstergesiydi, toprağa dökülmek.

Ne zaman çam anneme, oyun oynamak, rüzgarın ıslığıyla dans etmek istediğimi söylesem bana her defasında:

- Henüz küçüksün, kemiklerin gelişmedi yeterince, kırılırsın, acı çekersin! diyerek söylenir ve engel olurdu kucağından inmeme...Ana kucağı ne güzel şeymiş, ana merhameti...Ben çam annemde keşfettim ilgiyi, sevgiyi...

Bir gece vakti tanımadığımız adamlar, köklerimizle sarıldığımız toprağımıza, köyümüz diye benimsediğimiz ormanımıza gelmeseydiler bu mutluluk daha sürecekti belki...Ne söyleyeyim ki bilmiyorum daha bunun üstüne. Annemi köklerinden ayırışlarını seyrettim sadece o gece acı içinde...

Aile boyu sürüklendiğimiz bir fırtınaydı bu. Annemin dallarında özenle beslediği yavru kozalakları, büyük kardeşlerim ve ben...Hayır olamazdı, nasıl olmuştu bu göç bir kaç saniye içinde.Aslında hepimiz her şeyin farkındaydık ve hepimiz de yerimizden kopartılmanın derin sessizliği içinde gökleri yarıyorduk içten içe..

Neden köklerimizle yaşamamıza izin verilmemişti. Sonra götürüldüğümüz yerlerde gözlemledik ki, bu çam katliamının yeni adı "noel kutlamalarıymış..." Ve biz de bu şenliklerin en önemli parçası olmuşuz hiç istemeden, bilmeden...

Sonradan yarı ölü yarı diri hatta bir mülteci gibi, kaçak gözlerle seyrettiğim ormanımı uzaktan gören irili ufaklı kimi ağaçlar yanıma geldiler. Yaşadıklarımızı acıyan gözlerle izlediklerini ve ardımızdan ağladıklarını bile söylediler o gün. Kaç kere konuştum onlarla bu çam göçünü, ama onların da elleri kolları bağlı...

Eğer o gece yerimizden sökülmeseydik apansız, yapmayı çok istediğim şeyler vardı .Heyecandan söylemekte geciktiğim bir şey de, komşu çamın kızına ondan hoşlandığımı söylemekti ilk fırsatta...Oysa biz, insanlık rahat nefes alsın ve yeni ağaçlar yetişsin diye tohumlarımızı saçacaktık toprağa sevgi, dostluk içinde.

Bir yeşilçam klasiği olmak istemiyoruz artık. Çamların kaderini biz değiştirmek istiyoruz. İnsanlığa zulmedenler bunu en çok da hayvanlara ve ağaçlara kötülük yaparak gerçekleştiriyorlar. Ah bilseler! "Böyle yaparak en büyük kötülüğü kendi geleceklerine yaptıklarını..."

Bir çam masalından geriye şu narin kozalak bedenim kaldı işte. Erken düştüm yere ve daha yemyeşilken öğrendim, olgun bir kozalak olup, neslimi korumam gerektiğini. Lütfen bu acı masalı sonlandıran bir kalem de siz olun sayın yazar! Yoksa gökten elma yerine kesilen çamların, adsız anaların ahı düşecek kozalaklarca, kafanıza.

Çamların ıslığını dinleyin, o size özlediğiniz şarkıyı söyleyecektir siz bilinçli olduğunuz sürece...

Çamsız Noeller!

Yen yıl; sağlık, huzur, birliktelik ve sayısız hayır, bereket getirsin...

14 Aralık 2013

Çat Kapı / Köşe Yazılarım

05 Aralık 2021 3-4 dakika 242 denemesi var.
Beğenenler (7)
Yorumlar (2)
  • 2 yıl önce

    Konu sadece noel kutlaması olsaydı keşke oysa lüks haneler yapılması için kesilen on binlerce ağaç var bu ülkede vicdanları sızlamadan işte bu yüzden de doğa intikamını alıyor insan denen canavardan fazlasıyla hem de en acısı da yerine yenilerinin konmaması