Bir Taşla Çok Kuş Vurmak

Aydın'da on yaşındaki çocuk evdeki ruhsatlı silahla oynarken yedi yaşındaki kardeşini vurdu. Bu ruhsatı alan, evdeki silahı çocukların eline geçmeyecek bir yere koymayı bile beceremeyen zavallı, hangi tehlikeler altındaydı da, devlet tarafından kendisine bu ruhsat verildi.

Yine yakın zamanda, onbir yaşında bir masum çocuk, internet kafede oynarken, nereden geldiği belli olmayan bir kurşunla vuruldu. Birkaç gün hastahanede yaşam mücadelesi verdikten sonra vefat etti.

Ya düğünlerde, kutlamalarda, çoğu ruhsatlı silahlardan atılan kurşunlarla ölenler.

Yine bu silahlarla intihar eden gençler, eşlerini, eşlerinin aile fertlerini kurşun yağmuruna tutan cani kocalar, batasıcası töreler yüzünden öldürülen kadınlar, genç kızlar.

Mevcut koşullarda, verilecek silah ruhsatlarını daha sıkı denetimlere bağlamak gerekirken, artık girmemizin olanaksız, bir o kadar da gereksiz olduğu, giderek köhneleşen Avrupa Birliği'ne uyum sağlamak kılıfı altında gerçekte, meclis koridorlarında dolaşan ve Allah bilir el altından kimlere ne paralar dağıtan silah sanayicilerinin baskılarıyla, çıkarılan yeni silah kanununda, ruhsat verme yaşı yükseltileceğine aksine, tüm itirazlara rağmen bu anayasa paketi hay, huyu kasıtlı kullanılarak ve yine adet olduğu üzere bir de arkadan dolanarak yirmibirden, onsekize indirildi.

Buyrun cenaze namazına.

Yine bu anayasa paketi sayesinde başta siyasilere, sonra da çoğu seçmene başta işsizlik sorunu olmak üzere diğer aciliyet gösteren sorunlar bir sürelik de olsa unutturuldu.

Sabahlara kadar meclis koltuklarında birbirlerini yolsuzlukla, hırsızlıkla suçlarken uyuyakalan milletin vekilleri ambale olup, birincil sorunlarla ilgilenemez oldular.

İktidar bir de kendi pişirip, kendi yiyeceği anayasasını yaşama geçirebilirse, deymeyin keyiflerine artık!

Yani bir taşla çok kuş vurmuş olacaklar.

Ama, bence planladıkları Bizans entrikalarına çok fazla da güvenmesinler hani.
Bir taşla çok kuş vurmak, sanıldığından zordur.

Ne demiş Atalarımız " erenlerin sağı, solu belli olmaz." ya da "papaz her zaman pilav yemez."

28 Nisan 2010 1-2 dakika 138 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    Yazılarınız okumaya/izlemeye değer. Yaşamsal ve çoğu güncel konulara çarpıcı anlatımlarla dikkat çekiyorsunuz. Takdir edilmemeniz olası değil. Hukukta, Anayasada, yasalarda, tüzüklerde, yönetmeliklerde yer alan ünü tescilli bir sözcük vardır: "Ancak..." Evet, saptamalarınız, uyarılarınız yerinde. Ancaaak !... Nerede "erenler" ? Sağı solu aranmıyor ki artık. Varsa yoksa çıkarların peşine düşülüyor. Spekülatörler pirincin fiyatını da tavana çıkarmışlardı yakın geçmişte. Papazlar bir yana, halkımız pilavsız kalmıştı. Süt konusu aynı. Soğan altın oldu. Et fiyatları ise, halkımızı vejetaryen etti. Adımız, "dünyanın en pahalı..." listesinde geçiyor hep.

    Taşlar toplanmıyor, kuşlar için av yasağı konulmuyor ki. Ne'tceğimizi bilemiyoruz.

    Emeğinizden ve çabanızdan ötürü içtenlikle kutluyorum.