Bitti

Ben bir gökyüzüyüm. Bazen maviyim, bazen bulutluyum, bazen griyim, bazen de gökkuşağını taşıyorum. Sana gelmek uğruna, yeryüzüne kar, yağmur olarak iniyorum.
Ben bir çınar ağacıyım. İçimde çınar ağacının görevini üstlenen yaşlı bir aşk var. Ne kadar zaman geçti bilmem, ne kadar zamandır içimdesin, hiç bilmem. Saymadım zamanı, yaşlandı aşkım, en azından bunu biliyorum. Duvara çiviledim tablo olarak, yüreğime kilitledim, bir hazineymişsin gibi... Ben seni, sana konan bir kuş masumiyetinde sevdim. Bazen kanadım kırıldı, uçamadım, durdum öylece teninde. Aslında durmak istediğim hep ama hep yüreğindi. Bu kadar mı eskir zaman, bu kadar mı paslanır?

Ben bir saatim. Seni çalıyorum, zamanım hep seni gösteriyor. Bilmiyorum, zaman denen olgunun içinde sen dolu günler varken, ben sensizliği bile senli günlerden sayıyorum. Saatine bak şimdi, zaman çok çabuk geçiyor, öyle değil mi? Oysaki geçmesin isterdim, bizde dursun, akmasın, bitmesin, bitirmesin. Bitmeyi öğrendik de, yeniden başlamayı bir türlü beceremedik!
Şimdi ben, en dokunaklı melodiyim. Yüreğime dokun, notası değişiyor sen dokundukça. Papatyalar geliyor, zaman değişiyor, gün birdenbire yarın oluyor. Güzel, mutlu, övünülecek bir yarın...

Ben yarınım... Yarınlarımız... Bir türlü gelemeyen aşkının, mangal olmuş, yenmiş, bitmiş, tükenmiş ânıyım. Bitti. Tadı güzeldi, kıvamı güzeldi, dünüyle, bugünüyle, her ânıyla güzeldi. Ama bitti.
Bitmeyen bir şey söyle bana. En sevdiğin yemek, zaman, her şey ama her şey bitiyor. Hayat, döngüsel bir savaşın kurbanı... Biz ise piyonlarıyız. Bana bitmeyen bir şey söyle! Her şey değişiyor. Hayat bu!
Birlikte olduğumuz insanlar, sevdiğimiz insanlar, hayatta olan, nefes alan insanlar, dün, bugün, yarın bile değişiyor, biz değişiyoruz. Bana bitmeyen, değişmeyen bir şey söyle...
Aşk mı? O da değişti. Ben seni severken çocuk masumiyetinde aşkın yangın yeri olurken bile üşüttüğünü keşfetmiştim. Donardın ama içindeki yangın seni sen yapardı, iyi hissettirirdi. Şimdi yüreğime dokun, o sadece yaşamak için atıyor. Sevmek başka bir şey... Bitti, o da bitti, bitiyor...

Ben, bitmeyen bir şeyim. Yok'um aslında. Çünkü bitmeyen hiçbir şey yok. Ben, hiçbir şeyim...
Seni bulsaydım, tamamlanırdım belki. Her şey olurdum ben de herkes gibi. Yine de biterdim.
Şarkılar da bitiyor, şiirler, romanlar, tebessümler, gözyaşları... Bitmeyen bir şey söyle, inanayım aşkın saflığına.
Ben hiç göremediğin o yazım. Sana yazdım, sana yaz oldum, sana yazıldım. Kışı sen gittikten sonra öğrendim, mevsimim, satırlarım, her şeyim; kışa gebeydi. Kış doğurdum yokluğunda. Kış büyüttüm, kış besledim. Yapraklarını dökmüş bir ağaç oldum. Bana bitmeyen bir yokluk söyle, varlığına inanayım.

Hiçbir yokluğun sonu gelmez, varlıklar bitmeye devam ettikçe. Her bir varlık, yokluğa karışır çünkü.
Seni sevmemek bitti, seni sevmek bitti, hatırana yazılıyor bu satırlar. Ben hiç sarmadığın telâşım.
O kadar telâşlıydım ki seni severken, kaybedeceğimi biliyordum. Kayıplar da biter. Kayıp aranıyor ilanlarındaki çaresizliğime dokunsalar, kayıplarını aramaktan vazgeçip, içimde biten onca duyguyu ve seni aramaya başlarlar. Bitmek bile bitiyor. Gitmek bile bitiyor, değişiyor.

Bana ağlatmayan bir şey söyle, gülmek biterken, ağlamak kalıyor. O da bitiyor. Doğarken ağlıyoruz, ölürken bir damla yaş akıyor gözlerimizden, hayat bitiyor...
Bana bitmeyen bir şey söyle, bitmediğine inanayım. Yok, bulamadın, öyle değil mi? Biliyordum.
Bilmek bile bitti. Yok oluşlarında çözümlenemediğim anların kederini, unutmak yok etti.
Unutmak da bitiyor, hatırlamalar başladıkça, işte o zaman yeni bir bitmek başlıyor...
Demek ki her şey biterken, her şey başlarmış, ama başlamak ve bitmek de her şeyin kaderini paylaşıp, yerini bitmelere bırakırmış.

Bana bitmeyen bir şey söyle iki gözüm, gözümden akan yaş bile bitti, kurudu. Bitmeyen bir aşk söyle!
Yok, bulamazsın. 'Bulamazsın benim gibi seveni' demiştin, bulmak, aramakla başlar. Ben senden sonra hiç kimseyi aramadım ki, bulmak isteseydim, arardım. İçimdeki bu aşka ihanet etmek istemedim. Ama bitti. Her şey gibi, bu da bitti...

13 Mayıs 2013 4-5 dakika 464 denemesi var.
Yorumlar