Bunlar Dallası Elli Kere Sollar

Yaşı bana yakın veya benim yaşımda olanlar bilirler. Bizim gençlik yıllarında Amerikan yapımı bir dizi vardı Dallas diye. Her türlü pislik her türlü entrika çevrilirdi o dizide. Dizinin başkahramanı yanlış hatırlamıyorsam Lary Hagman, Ceyar isimli karaktere hayat vermişti dizide. Bizlerde o yıllarda pek de bilinçli olmadığımızdan, önümüze ne gelse sorgulamadan aldığımızdan belki, bayıla bayıla seyrederdik o dizileri. Ceyar denen karakter sanırım petrol işi ile uğraşıyordu ve işi gücü sahtekârlık, üçkâğıtçılık. Anasını boyayıp da babasına bir daha satan cinsinden diyeyim de siz anlayın işte. Kimin eli kimin cebinde, kim kim ile düşüp kalkıyor, dizi ilerledikçe hep birbirinin içine giriyor ve keşmekeşe itiliyordu olaylar ve de dolayısı ile seyircilerde...






Şimdilerde düşünüyorum da bizim yerli diziler Dallası çok solladı. Otuz iki kısım tekmili birden, dizilerimizde ne ararsan var. Aşk, vahşet, dehşet, kin, nefret, garez, intikam. Ölen ölene, kalan sağlar bizimdir. Hele o mafya dizilerine figüran dayanmıyor. Bir kaç sahne önce ölen figüranlar, tekrar geliyor bir daha ölüyor. ''Bir ölür bin diriliriz.'' fikrini kendilerine hayat felsefesi yapmışlar adeta. Ne mutlu o figüranlara yahu bir dizide iki üç kere görünmek, ölseler bile her seferinde yine de güzel bir olay.






Bir kaç tanesi hariç televizyonlarda aileniz ile izleyebileceğiniz dizi maalesef yok. Sosyologlar ve psikologlar bu saçma sapan dizilerin, toplumun ruh sağlığını olumsuz etkilediğini yıllardır söyleyip dursalar da, film yapımcılarının bir kulaklarından girip, öbür kulaklarını tıkamadıkları için diğerinden çıkıveriyor. Benim saf vatandaşımda savunma olarak ''Başka bir eğlencemiz mi var şu kısacık ömürde, onu da seyretmeyelim hepten ölelim mi?'' diyor. Diyor demesine de, arkadaşım sana kültür olarak ve ahlak olarak hiç bir şey katmayan televizyon programlarını seyretmek ile ancak zaman öldürürsün. Git kitap oku, bulmaca çöz ya da kültürel ağırlıklı programları izle, inan ki hiç bir şey kaybetmezsin, çok şey kazanırsın.






Öyle entrikalar, öyle çirkinliklere yer veriliyor ki dizilerde inanın bazen çocuklarımız ile anne babalarımız ile seyretmekten utanç duyuyoruz. Konuya bakar mısınız? Çocuklar karışmış doğumda, sonracıma biri zengin aileye, diğeri fakir aileye gitmiş, sonrasında anlaşılıyor, işler de karışıyor, biri ölüyor, diğeri kocasında boşanıyor, kızlar bir alem, ağabey bir alem, kirli pis işler, kimin eli kimin belinde belli değil, daha bir beş yüz altı yüz bölümde belli olmaz, adeta Brezilya dizlerine taş çıkartırcasına. Ne verebilir böyle bir dizi insana erdem adına, ahlak adına? Böyle mi olmalıydı? Bu mu Türk Toplumu Allah aşkına? Bu muyuz biz? Taklitçilik zaten had safhada, almış başını gidiyor. Saçma sapan evlilik programları ve sit com denen zırvalıklar bizim toplumumuza ve insanımıza kültür olarak ne katabilir siz söyleyin... Beş on tane kız, erkek bir eve kapanacaklar orada birbirlerine jest yapacaklar sonrada evlenme yoluna gidecekler yuva kuracaklar güya ben de hiç işim gücüm yok sabahlara kadar onları seyredeceğim, televizyon kanalı da reklam gelirlerini katlayacak. Yok ya! Daha önce bir kaç kere dile getirdik yine getirelim. Televizyonlarda ki evlilik programları ile insan evlenip de mutlu olabilir mi hiç? İki tane soru soracağım? O da bana araban var mı? Evin var mı? Evinin kaç banyosu kaç tuvaleti var? Sorular soracak sonra da hop nikah masasına... Bu kadar basit mi bu iş? Zaten seyircilerin yüzde yüzden bile fazlası kadrolu yani paralı seyirci değil mi?






Tamam, belki dizilerde kötüleri kötülükleri bir şekilde ifşa ediyorsunuz lakin insanların kafalarında da soru işaretleri kalmıyor mu? Ben de böyle davransam diye, mutlaka kalıyordur, diyeyim yani. RTÜK diye bir kuruluşumuz var. Neden sıkı bir denetimden geçmiyor bu programlar. Hele hele o düzeysiz magazin programları. Bana ne arkadaşım, bana ne sanatçı gidip de süper lüks bir lokantada erkek arkadaşı ile yemek yedi ise, bu memlekette milyonlarca insan açlık sınırında yaşıyor zaten. Bunları ekrana taşımanız aynı zamanda insanlar arasında çekememezliğe neden olup, kin ve nefretin tohumlarını da atıyor. MAG/HAZİN diyorum ben zaten o programlara, daha önce ki bir yazımda da bahsetmiştim. Televizyonlardan izlenip de bir kitabın dizisi ya da filmi, kültür sahibi olunmaz. Bunun tek yolu okumak, okumak ve yine okumaktır. Biraz düzeyli ve Türk İnsanının ruhunu okşayan, kişiliğine değer katan programlar yapmaya ne dersiniz? Deneyin belki başarırsınız, denemekten zarar gelmez. Hepinize en derin sevgi ve saygılar yine...

24 Kasım 2016 4-5 dakika 1376 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar