Cehalettin Efendiye Mektup
Ülkemizin düşman işgalinden kurtuluşunun ilk şartının askerî alanda elde edilecek zafer olduğunu bilen, ancak zaferden sonra yapılacak işleri, bağımsızlık savaşı kadar önemseyen Atamız, daha savaş sürerken bile; savaş sonrasının sorunlarına hazırlanıyor, planlar ve çalışmalar yapıyordu. Bu çalışmaların ilk konularından birini de Millî Eğitim konusu oluşturuyordu...
Bu nedenle; Kurtuluş Savaşı'mızın sürdüğü zamanlarda, henüz memleketin akitebinin ne olacağı bile belli değilken, mutlak zafere inancı tam olan sevgili Atamız, bir yandan o günün şartlarına kafa yorup, mücadele ediyor, bir yandan da zafer sonrası eğitim seferberliği için çalışmalar yapıyordu...
Atamızın bu konuda yaptıklarının en bariz örneği ise: kurtuluşa yani tam bağımsızlığa daha 2 sene varken (kimse böyle bir sonuç beklemez, belki de savaşın daha da süreceğini düşünürken) 15 - 21 Temmuz 1921 tarihlerinde “I. Maarif Kongresi” düzenlemesini sağlamış olmasıdır.
Öğretmenlerimize:
"Öğretmenler! Yeni nesli, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir… Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır."
"Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordunuzun zaferi için yalnız zemin hazırladı... Gerçek zaferi siz kazanacak, siz sürdüreceksiniz ve mutlaka başarıya ulaşacaksınız..."
"Öğretmenlik; ömür boyu sürecek bir öğrenciliktir."
Şeklinde seslenen başkomutan ve başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk ve onun açtığı yolda ilerleyen bütün öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun.
....
Cehaletin karşısında dik duran, hayatlarını onunla savaşa adayan başta Atamıza, Köy Enstitüsü kurucuları, eğitmenleri ile mezunları ve onların karanlığa karşı başlattıkları mücadelelerine devam eden tüm öğretmenlerimize sonsuz minnetle...
~~~~~~
İnsanlığa ihanetiyle mimlemiş Cehalettin efendi
Kanıtlanmadan kanıksanmış
Gözle görünmeyenlerin
Görülse bile ne idüğü belli olmayanların
Yüceltildiği çağların silahşörü
Şeytanın kuzu postu giymiş yaveri
Bitmez fitnelerin efendisi
Bir çıkmaz sokağın tabelasında yazıyordu adınız
Bir kere girdin mi
Bir daha çıkmazsın diye not düşmüş tetikçileriniz
Bir ucu
Sokağın sonundaki aşılmaz duvarı gösteriyordu
Bir ucu
Gözlerinize bakanları kör eden aymaz bağnazlığınızı
Tıpkı sınırlara mıhlanan
Dikenli teller arası mayınlar gibi öğretileriniz
Tıpkı kendinizi beğenmişliğinizle efsunladığınız
Tıpkı sadece ruhu doyuran kokular saldığınız
Rehavetli vecizleriniz gibi zikriniz
Kifayetsiz kefaretinizi kefalet yapıp
Sunağınızdan akıttığınız ne kadar ifritlik varsa
Size biat etmiş ruhlar gibi nahoştur
Müridlerinizin dimağından istifra eden sarhoşluğu
°°°°°°°°°°°°°°
Biliyorum
Soğuk bir ölüm gibi yüzüme vuran
O bütün boş bakışlar sizin
Melun bir sırra kadem basmış
Ve soysuz bir iştah ile hayatlarımıza iliklenmiş
O kımıltısız miskinlik de sizin
Biliyorum
Bu her şeye kulağı tıkalı olanların hepsi sizsiniz bayım
Üç vaktini
Üç maymuna çevirenler de sizsiniz
Biliyorum
Ceplerinde recm taşları ile gezenler sizsiniz
Kafalarında sürüngen besleyip
Uçkurunu sakalıyla gizleyenler de
Ve dünyayı düze indirgeyip
İhanete peşkeş çekenler de sizsiniz
Ben biliyorum
Sizi bilenler de biliyor
Siz rehaveti cennet kapısı bildirenlerdensiniz
Sizin olsun bayım
Sizin olsun
Bilmemek en büyük mutluluktur teraneniz
°°°°°°°°°°°°°°°
Babadan yadigâr
Anadan mirassa bu hayat bize
Sahip çıkmak gerek her saniyesine
Onurunun nur'u giderse O kalır elinde
O ki bir sıfırdır aynı zamanda
Nur kalmaz sonra
Ne hayatta
Ne yüzde
- Onuruyla yaşayanlar, başı dik ölür bayım. O güne kadar içimizde hapis olan vicdan, işte o gün özgürlüğüne kavuşur -
Biz böyle bilir
Böyle yaşarız bayım
Böyle de ölürüz
°°°°°°°°°°°°°°°
Bırakınız efendi boş lakırtıları bırakınız
Sizin ininiz de belli
Diliniz de
Dininiz de
Savulun
Ya da savrulun salvolarınızın rüzgarında
Ne kadar örselenmiş olursa olsun yolları
Ne kadar içleri volkan gibi çağlasa da
Ne kadar hep yalnız kalsalar da
Bilin ki aydınlık öğretmenlerimiz var arkamızda
Onlar ki
Atamın öğretilerini karargâh
Yolunu ve düşlerini istikâmet bilenlerdir
Onlar ki
Bize istisnasız sevmeyi
Her şartta doğruyu seçmeyi
Bize size karşı savaşın anahtarını verenlerdir
Size diyorum Cehalettin efendi size
Sonunuz onların
Ufku ile dudakları arasındadır
Yeter ki
Kulak versin genç nesillerimiz
Fedakâr öğretmenlerimize
::::::::::::::::::::
****
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?
****
(Son iki kıta Ahmet Arif'in Anadolu şiirinden alınmıştır.)
:::::::::::::::::::;