Çizdik Bir Hayat Rotası

Hani çok zaman, inceden inceye hazırladığı rotasını çalıştıramaz ya insan... Oysa kendi çizmiştir aslında uzun uzadıya ve düşünerek. Heyelanı, seli, depremi, kazayı, fırtınayı, şimşeği, yıldırımı, dalgaları, türbülansı, tsunamiyi, korsanı, gaspçıyı, soyguncuyu, katili de hesaplamıştır hatta bu rotasında birer ikişer. Hepsinin birden gerçekleşebileceğini sadece mühendislik ve olasılık hesaplarına bağlamış, ihtimal bile vermemiştir.

İşte böylesine zordur hayat rotasını hazırlamak...

Mutluluk rotasını çizersiniz; nasıl mutlu olunacağına dair nerdeyse kitap yazacak tecrübelerle donanımlı düşünürsünüz kendinizi. Güvenirsiniz yapınıza usta sürücüler gibi... Hani 'Bir istatistik yapılmış' derler ya uzmanlar... En kanlı kazaları; en usta, en kendine güvenen sürücülerin yaptığını söylerler. Bence de doğru... Özgüven yoğunluğundan kaynaklı dikkatsizlik, başka nasıl açıklanabilir ki?

Tabi ki konumuz sürücü ya da usta sürücü kaynaklı kazalar ya da trafik değil...

Çizdiğiniz mutluluk rotasında her şey uyumludur, her şey güzeldir ve tozpembedir dünya. Mutlusunuzdur. Hatta o mutluluk yolundaki ufak acılar bile size hoş gelmektedir. 'Hüzünler de hayatın renkleridir' der; mutlulukla özdeş geleceğin hayallerinde, başınız havalarda, önünüze bakma gereği duymadan, otomatik pilota bağlanmışçasına yol alırsınız.

Birden acı hissedersiniz yüreğinizin orta yerinde. Canınız hiç yanmaz. Hâlbuki henüz sıcaktır yürek yarası. Gülümsersiniz ve yürümeye devam edersiniz rotanızda. Bir süre acısız yol alır, soğumaya başladığı an yavaş yavaş yıkılacağınızı düşünür, nerde hata yaptığınızın hesabına başlarsınız. Oysa hala, hesap yapacak kadar bile zaman kalmadığının farkında değilsinizdir. İyice soğuyup dayanılmaz acılar başladığında, artık çok geçtir. Öyle karmaşa bir haldesinizdir ki; mutluluk rotasındaki tozpembe yolda yürürken, acılarla kıvranıp kendinizden geçtiğinizde, dudaklarınızdaki o tatlı tebessüm hala durmaktadır.

İkilem midir bu durum? Bana göre değil... Acıyı yaşarken oluşan mutluluk izleridir o tebessüm. 'Hayali cihan değer!' derler ya...

Rotanızda bazen ziyaretler, bazen vedalar da vardır doğal olarak. Gelmeler olmasa gitmeler, sevdalar olmasa ayrılıklar ya da birleşmeler olmazdı. Her kavram birbirine öyle sıkı ve öyle ilahi bir güçle bağlanmış ki; şaşmamak mümkün değil.

İnsan yaşamında 'Sinir' adlı kavram olmasa, buna bağlı zincir kavramlar oluşmazdı belki de. Örneğin kalp kırma olmasa küslük kavramı olmayacak; küslük kavramı olmayınca barışma kavramına gerek kalmayacaktı. Başka bir senaryo üretirsek; küstükten sonra ayrılmak, hiç dönmemek olmayacaktı.

'Dönmek ya da dönmemek' dedik madem, hayat rotasını deşelemeye devam edelim hemen. Hani bir eve ziyaret için varır, zile basıp beklersiniz ya kapının önünde. Kısa bir süre sonra açılır kapı ve girersiniz içeriye. Ama o da ne? 'Hoş geldin' diyen yok! Üzülürsünüz... Nezaketen 'Hoş geldin' deyip, 'Bir dakika' işareti yaparak kendi aralarında konuşmaya devam etseler sanki siz yokmuşçasına; yine üzülürsünüz.

Ufacık bir sitemle söze girmeye kalkışırsınız bir süre sonra; 'Ben buradayım ha!' gibisinden. Oysa ev sahipleri, o an belki de sizin katılmanızla çözülebilecek bir konuyu öyle önemsemişlerdir ki; 'Biz ne işle uğraşıyoruz, sen burada olmaktan bahsediyorsun!' der ve ekleyebilirler: 'Memnun değilsen güle güle!'

Hayat rotası ya... Önemlidir o an size 'Güle güle' denmesi. İncinmişsinizdir, gücenmişsinizdir... 'Gerek yok güle güle demeye; ben giderim!' dediğinizde ise, belki de bir okkalı bir 'Defol!' sözü sizi sarsacaktır derinden. O an bir şarkı gelecektir aklınıza; 'Gitmek mi zor, kalmak mı zor? Gel bunu sen bir bana sor...'

Bakarsınız yine de son bir kez, 'Acaba pişmanlar mı?' dersiniz içinizden. Olumsuzluklardan olumluluklar türetebilme çabasındasınızdır bu rotada. O an belki de ev sahibi size ya bir 'Özür' ya da tekrar ve daha güzel, daha şiddetli 'Defol!' diyecekken, kendisi evini terk etmeyi yeğleyecektir. İşte siz de elin evinde ne yaparsanız yapın artık o an...

'Rota' dedik, 'İhtimaller' dedik, 'Hayat' dedik... Rastgele örnekler veriverdik aklımıza geldiğince.

İşte insan hayatı, aslında bu rotanın yol ayrımlarındaki kişisel yön tespiti ve tercihlerine göre akıp gitmekte. Bazen doğru yolda ilerleyip mutluluklarla, bazen akabinde bir yol ayrımında, yanlış yola saparak acılarla...

25 Şubat 2017 4-5 dakika 45 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 7 yıl önce

    Turgay bey

    içtenlikle kutluyorum değerli paylaşımınızı👑👑