Dehşetin Ayak Sesleri

Hükümet dün gece geç vakit her zaman yaptığı gibi apar,topar gündemin domuz gribi, kürt açılımı, darbe belgesi, Cumhuriyet Bayramı gibi kasıtlı, bazı şeyleri gizleme amacıyla kalabalıklaştırılıp, abartıldığı özel bir dönemde, kısaca, "çalı arkasından dolaşarak" GDO lu ürünlerin (Genetiği değiştirilmiş organizmaların) her türlü üretimini ve hazır malların içinde kullanılmasını bir yönetmelikle gizlice denilebilecek bir şekilde serbest bıraktı.
(Durumun tehlikesini ve bize nelere malolacağını anlayabilmeniz için daha önce yazdığım GDO Tehlikesi isimli yazımı okumanızı rica ederim.)
Gelişmiş yirmiyi aşkın ülkede üretimi yasaklanan GDO lu ürünler aslında kanunsuz olarak ülkemizde maalesef uzun zamandır üretiliyor.Bu üretimin yasaklanması gerekirken, kanuni hale getirilerek bizim, çocuklarımızın ve gelecek nesillerin sağlığı devlet eliyle tehlikeye atılıyor.
Üstelik organik ürün üreten üreticiler, ürünlerinin üzerine "GDOlu ürünler kullanılmamıştır " ibaresini bile yazamayacaklarmış.
Ayrıca diyelim bu ürünleri ince eleyip, sık dokuyup doğrudan satın almadık, raf ürünlerinin içinde de kullanılacağından, ambalajların üstü de ilaç prospektüsleri gibi çok küçük harflerle yazıldığından farkında olmadan satın alabiliriz. Zaten çoğumuz bunları gözlükle bile okuyamıyoruz. Alışverişe büyüteçle mi çıkacağız?
Bir de hepsinden önemli şu sorun var. Bu söz konusu ürünler hayvan yemlerinin içine de katıldığından, sığır, balık ve tavuk etlerini tüketirken bu zararlı maddeleri dolaylı yoldan alacağız.
Yani, ne yaparsak yapalım kaçışımız olanaksız görünüyor.
Güya bu ürünler denetimli olacakmış. Hiç inandırıcı değil, yetkili kurumlar henüz toprağa konulan hormon ve yapay gübreleri bile denetleyemezken, bunu yapabilmeleri akıl ve mantık dışı görünüyor.. Burada önemli bir husus da bu zararlı maddelerle ülkemiz topraklarının bir daha temizlenememek üzere kirlenmesi.
Bu iktidarın mayınları temizlenecek doğu bölgemizdeki henüz kirlenmemiş sınır topraklarımızı da halkımızın hizmetine sunması gerekirken İsrail'e kaşer organik ürün üretebilmeleri için yok pahasına 50 yıllığına satmaya kalkması. Bu da dehşetli rezaletin tuzu biberi.
Sözkonusu yönetmeliğin böyle gece yarıları kamuoyunda tartışılmadan gözden kaçırılarak çıkarılması durumun vehametine en büyük örnek.
Kendilerini oy vererek o koltuklara oturtan halk gerçekleri öğrendiğinde, verdiği yetkileri geri almasını da bilir. Yeter ki arkasından gizli oturumlarda gizli işler çevirilmesin, ki bu durum son günlerde AKP nin huyu haline geldi.
İşlerine geldiğinde kendilerine demokrat, demokrasi aşıklarının, halka attığı kazığa bakın. Vitrinde( o da tartışma konusu ya!!,) halkın sağlığını düşünür görünüp aşı ithal ederlerken, arka planda halkın sağlığıyla uzun vadede tehlikeli bir şekilde nasıl da oynuyorlar. Pes doğrusu!!
Yönetmeliğin çıkarılması konusunda neden böyle ısrarcı olduklarını soracak olursanız. Büyük tarım işletmelerinin fazla ve dayanıklı GDO ürünler üretip, çok para kazanma isteklerini karşılamak.
Diğer taraftan bu ürünler çok zararlı ve hastalık nedeni olduklarından, uzun süreçte de pekçok insanın sağlığını bozup hastalanmalarını sağladıkların da, çoğu yabancı dev ilaç firmalarının zengin olma isteğine hizmet etmek.
Sizin anlayacağınız "iki ucu moklu değnek".
Şimdi, tek dileğimiz bu yalnış işin Danıştay'dan dönmesi.Ayrıca, bilinçli bazı sivil toplum kuruluşları da dava açacaklarmış.
Bizim de vatandaş olarak kişisel dava açma hakkımız varmış.
Hepinize sağlıklı günler dileğiyle, yazımı Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim Han'ın, çok ünlü bir özdeyişiyle sonlandırmak istiyorum.
"Olmaya Devlet Cihanda bir nefes, sıhhat gibi."

Bakınız. www.gidahareketi.org

27 Ekim 2009 3-4 dakika 138 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    Yapılan açıklamalarda GDO lu ürünlerin dünyadaki açlığa çare olacağı gibi komik bir kandırmaca var. Dünyadaki açlığın gerçek nedeni üretim azlığı değil, üretimin adaletsiz dağılımıdır. Dünyanın bazı yerlerinde insanlar açlıktan ölürken, Amerika gibi bazı ülkelerde aşırı kalori alımından nüfusun yüzde 3 gibi büyük bir oranı aşırı şişman yani obez ve obezite bu zengin ülkelerde hızla artıyor. Bizim ülkemizde bile israf diz boyu hergün sayısız ekmek ve yiyecek çöpe atılıyor. Sadece bu israfın önüne geçilmesi bile Dünyadaki açlığa çare olabilir. Bir konu da çocuk mamalarında GDO lu ürünlerin sözde yasaklandığı, peki bu mamaların içine konan sütün sağıldığı hayvanın yeminde ve mamanın yapıldığı tahılın veya sebzenin içinde GDO lu ürünlerin yer alması nasıl önlenecek? Bugün devlet kullanılan tarım ilaçlarını ve hormonları bile denetleyemeyecek durumda üstelik bu denetlemelerin çok zor bir şey olduğu hatta olanaksız olduğu yetkililerce söylenmekte. Pazardan satın aldığınız hormonlu sebze ve meyvelerin buz dolabında bile neredeyse günde 5 santim büyüdüğü Sn. Erman Toroğlu tarafından bir televizyon proğramında ispatlanmıştı. Artık onun da sesini kestiler. Ayrıca bu ürünlerde akrep ve domuz