Deneme Harmanı 2

bunu kasıtlı olarak yapıyorum, ellerimi ve düşlerimi kire bulayıp bir çıkmazın ortasına sereserpe bırakıyorum kalbimi.
bu dünya geniştir, dağları ve ovaları vardır. nehirleri akar. küçük ve büyük harfler vardır. saatler ve ölçülemeyen zamanlar bir arada bulunur. doğular ve batılar, güneyler ve kuzeyler , günaydınlar ve iyi olan akşamlar vardır. devlet ve vatandaş , allah ve kul vardır.
söz gelimi siz bir insansınız, ama neden ?
bana kurallardan ve realitik labirentlerden geçilerek elde edilmiş sözlerden bir buket zırva hazırlanarak gelinir. dünya geoidtir. söz ile narkozlanmış zihinlerin suratlarındaki o anlamsız mutluluk. mutluluğun bir anlamı olmalı mı oysa ? diyelim mutlusunuz , nedirki mutluluk ?
koordinatlarım , 36 - 42 kuzey , 26-45 doğu. küçük asyada usulca ölüyorum. sigaramı bu yüzden ateşledim . büyükler , çok büyükler , epey bi büyükler bombaları , füzeleri ateşler. zalimin ihtişamı her mazlumu durdurur, ölüm ölümlülere bırakılmayacak kadar kıymetlidir ve kudretli tanrılar kaç gece uykusuz kalırlar kim bilir, nasıl öldüreceklerine karar vermek için şu sefil yaratıkları . ve ayrılıkları bir hançer gibi tekrardan göğse saplar bir şiir , bir resim , bir anlamsız söz ..
m.ö. 2000. adını bilmediğimiz ve ona isim uydurduğumuz bir çalgının sesini yaratmak kudretindeyiz.
dünya bir yalandır. ve ünlü düşünür abd buna bir çözüm arar , uzay geniştir. ışığın bile yılı vardır. sonu gelmez bir telaşı nesil nesil taşırız kısacık ömürlerle , bu gaye bu hedef bu dipsiz kuyu bu iğreti safsata bu bilindik cehennem sonu gelmeyen telaş , yaşamak. bunu nasıl uydurdunuz? yazar bir ağaçtan söz ediyor bahçesindeki ve ben bir ağacı anlatıyorum fakat bu ağaç o ağaç değil diyor ve ekliyor ondan başkasıda değil. o halde dünyayı elimizin tersiyle itebiliriz. çünkü bunu açıkça söylüyorum var olmak , bir yarış olamaz. bir korkunun dile gelmesi değil bu . ne ölüm ne yaşam. bir korku değil.
mukaddes yalnızlık. çıkılan yolun bir nihayeti olmaması ve dinginliğine dönmesi çemberin. hikmet-i kutsiyye. dilde sadeleşme ve anlaşılmamak.
anlaşılmamak. çöplerinizi çöp kutusuna atınız. bunun bir anlamı vardır. bunun insani bir anlamı vardır ve çünkü dağınıkken zorlanır ekmek bulmak için çırpınırken bir adam , bir kadın utanır onları önünüzden alırken . çöplerinizi çöp kutusuna atınız.
harfiyat dökmek yasak . fakat dünya moloz yığını . berrarisini satmayan bilge kadar onurlu insanlar kalpleri temiz olduğu için cennetlere gidecek. bebeklere bir diş takıştıramadan onları boğan dünya fünyeyle patlatılamayacak kadar büyük. yoksa elbette bu tantanaya kanmadan onu gümletecek bir akıllı meydana atılırdı. euzu billahi mineşşeytanirracim vessiyaset. nereden bakarsanız bakın ağır bir küfürdür dünya. küfür. küffar. kafir. tiz boyunları vurula !
biliyorum anlaşılmayacak. bundan kaygılıda değilim. siz etin ve kemiğin soysuz yazgısına tapınırken , kavgalarınızı verirken yahut neye yarar anlamadan düşünce , incilerden daha latif daha hassas tartılardan daha duyumsayıcı ve sığmayacak tümcelere o varlık içten içe kor olupta tutuşur. işte cehennem göğsümüzde uyuttuğumuz bir şeydir. bir şey ki kimyamıza bakanlara zor gelir . nedir bu ? bu istenç , bu direnç ? onun şimdi ve burada oluşu . yahut olmayışı . nedir herşeyi böylesine değiştiren o cevher?
'' de ki , bu rabbimin katında bir bilgidir ''
peki ya şu , '' nefsini rab edineni gördün mü ? ''

peki ya bu , cuppa cuppa hoppa hoppa.
zulüm nerede kaimdir, doğunun ortasında mı , ortanın doğusunda mı ? yoksa bir yanılsaması mı bu yansının. '' enel hakk'' diyenlerin hepsi göçtü mü?
'' kapitali yazacağına biraz kapital edinseydi daha iyi olurdu '' dedirtecek kadar yakınımıza dayanmış mı açlık. dünya bir avuç midesi tokun gözüde doysun diye mi yıpranık. adaletin bir ayağı topalsa bu da mı bir zulüm değil . bu da mı zulüm değil.
'' arkadaşlar hazır mıyız ?
batsın bu dünya ''

nereye denk düşecek insanların kendinden koparılmışlığı ? bunca sürat. baş dönmesi. hikayenin tavşana ders veren kaplumbağaları yok mu ?

size bir deste söz getirirdim . onları birer ayet gibi okuyup yayardınız şüphesiz. şair ahmet. erhan. iğreniyorum kendimden bile bazan , dünyadan her zaman.

ve kuşaklar , çatışacak kadar iman sahibi . noktayı nereye koyacağım çoğunlukla belirsizdir . bu yüzden kalbimi dinlerim sabahlar olur kuşlar öter . kuşlar ölür.
bir çay ocağında oturmuş , kalbime yakın duruyorum . yani yalnızım . bu cehennem dolusu kalabalık , teşbihi beliğ . en nihayet bir kurşun gibi gürültüyle vınlamaksızın geçip gidiyorum şu kahrolası dünyadan.
bi çay daha .

kutsal çöllerden zelil bir su gibi akan şu rehavet bizi toprağa koyacak , kötüyü yansıda bulamayan bulamayacak sığınacak bir liman . psikolojide de söylerler miydi bunu , tedavinin ilk aşaması hastalığı kabul etmektir diye . fakat riya mı yitirmek üzereyim en tehlikelisi şimdilik bu .
şimdilik suskunluğumu sükut edecek kadar oyunum kalmadı. tiksindiğim fotoğraflarda unutulmuş eşyalar gibi pozlarım bakışlarımın negatifi olup çıkıyor . gülümseyin .
ve zamanı dondurmak . elbette bu konuda da anlaşabiliyor değilim .
çoğunlukla konuşmadım . söyleyeceğim söz yok diye değil . aksine , o kadar çoklardıki tükenmeyebilirlerdi . anlaşılmayabilirlerdi . yine de şairin dediği gibi ;
söylesem tesiri yok , sussam gönül razı değil .
parkları, bankaları , bankları ve tecelliyi nasıl söyledim . doğrusu nasıl söylediğimin bir önemi var mıydı bilmiyorum . bunu hiç bilememek telaşında da değilim. sigaramı yakıyorum ve yankımın dönüşünü bekliyorum . çünkü bu aynı çizginin üstünden defalarca geçmektir . öğrenmekte tekrar sayısı mühimdir.
bir gün betonların içinden sızılıp gelmiş bir papatyanın yaşama dair oluşturduğu umutla birbirini avuturken insanlar o gün parklar hakkında artık kesinlikle konuşmak istemeyeceğim .
ve tutuşmuş hırsların arzuları kamçılarken çıkardığı sesin çocukların damarlarından , annelerin yakarışlarından , babaların intiharlarından , oğulların ve kızların anlamsızlıktan düştüğü çukurdan kendilerini uyutmak için tükettiği ilaçların laboratuarından geldiğini anladığında insanlar bankalardan söz etmeyi ,
evi barkı yok edilmiş insanlar , evi barkı olmamaya mahkum edilmiş insanlar gün gelip dikenlenmiş sokaklarla birlikte gökdelenleride sahiplerinin göğüslerinde taşıdıkları birer cehennem olmayı yok edemeyeceklerini anladıkları zaman ve göğüslerinde zulüm yeşerdiği zaman banklardan söz etmeyi keseceğim .
tecelliyi bir ölünün yüz hatlarına gömdüm , hergün bakıp diriliyorum .
ölmüş eşek kurttan korkmaz demiş vakti zamanında atalarımız . herkesi böylelikle ölmüş eşek olmanın özgürlüğüne davet ediyorum .
çünkü yaşamak, risktir .
bu riski en aza indirgeyebilecek yegane çözüm olarak ölümü biliyorum . bileniyorum ölüme . gittikçe başka bir yol olmaksızın daralan kapılara uzayıp duruyor yollar .

uzayıp duran yollar . ya varış ?
bu dahi uzasın mı ?

25 Haziran 2017 6-7 dakika 7 denemesi var.
Yorumlar (2)
  • 6 yıl önce

    Gerek şiirde gerekse düz yazılarınızda çok manidar konuları ele alıyorsunuz

    Çok beğendim içtenlikle kutluyorum👑

  • 6 yıl önce

    beğenmenize sevindim Sermin hanım , teşekkür ederim 🙂