Dünyaya Gelmeme Sebep Olan Kadın

Ana rahmine düştüğüm andan itibaren tüm kararsızlıkları,tüm olumsuzlukları,sağlam duruşu ve sunduğu mantıklı önerisiyle çürütüp, benim dünyaya gelmeme sebep olan kadın.

Teyzem;Şayet dördüncü çocuK da kız olursa benim, erkek olursa senin olsun düşüncesiyle annemi ikna edip,onu günah işlemekten kurtardı.

Sıcak bir haziran,anamın terli alnından,sancılı karnından bir kız çocuğu olarak çıkı vermişim.Verilen sözler üzerine çıkışımla birlikte teyzemin kollarına düşmüşüm.Şimdi soruyorum kendime bu hayatın bir tesadüfü müdür?

Maddi sıkıntılar yüzünden beni dünyaya getirmemenizi anlarım da,teyzemin şartı üzerine , erkek olsaydım beni istemenizi anlamam mümkün değil işte.Erkek olarak doğsaydım maddi sıkıntı yaşatmayacak mıydım peki size.Suçum kız olarak mı doğmaktı,bu çelişki yedi bitirdi ömrümü.Ama yine de tüm bu haksızlığa karşı,bu doğuşumdan bile güzel sonuçlar çıkartıp,sıkı sıkı bağlandım anne bildiğime ve daima şükrettim halime.

Çünkü etrafımda bir evlada sahip olamayan bir çok anne ve hayatta hiç annesi ve babası olamayan yüzlerce sahipsiz çocuk vardı.

Bursa da bir çocuk esirgeme kurumuna ziyarete gitmiştik,annemin yaşı tutsaydı oradan da bir evlat edinecekti.Oysa annem daha bir kaç yıllık evliydi,önünde uzun yıllar vardı,kendisinin ne kadar çocuğu olacağını bile kestiremiyordu.

Her yıl çocuk esirgeme kurumlarını ziyaret etmeyi bir görev haline getirmiştik.

Uzun ve karanlık bir koridorun sonunda,çıplak ayakları ,taranmamış saçları ve yırtık hırkasıyla yere çömmüş,esmer bir kız çocuğu vardı.Hali dikkatimizi çekti,annem şefkatli elleriyle saçını okşadı,adını sordu.Büklüm dudakları ve çekimser haliyle Meryem dedi.

Annem ona oyuncak bir bebek hediye etti.Meryem bebeği alıp almamak arasında tereddüt etti.
Annem almasını söyledi.Meryem kafasını kaldırıp anneme,bebeği almayacağını,şayet alırsa ona bakamayacağını söyledi.Annem ve ben şaşkınlık içinde öylece dona kaldık.Meryem o kısacık cümlesinin içinde çok uzun şeyler anlatmıştı bize.

Oyuncak bile olsa,bir bebeğe bakmak sorumluluk istiyordu.Meryem'i annesi dünyaya getirdikten sonra,bir cami avlusuna bırakmış ve oradan geçen hayırsever birinin yardımıyla kuruma teslim edilmişti.

O gün,bugün belirsiz bir babadan ve terk edilmiş bir anneden doğmanın ezikliğini yaşıyordu,kimsesiz dünyasında.Annem onun kocaman yüreğini,elleriyle pekiştirdi.Onu çok sevdiğini söyledi,lakin bu kısa anlık bir sevgi,Meryeme yetmezdi.O kendi yalnızlığının içinde boğuluyordu.

Dışarı çıkıp derin bir nefes aldım ve başımı mavi asumana kaldırıp,gök kuşağımdaki sevgilerin tüm renklerinin eksiksiz olduğunu fark ettim.Kendimi kuğu gibi narin,kır çiçeği kadar şanslı hissettim.Kimin karnından çıkıp,kimin koynuna girdiysem de, bu durum artık benim için önemli değildi,çünkü ben bahardım,ben yaşamak için benim doğmama vesile olan kadına bir hediye idim.

Teşekkür ederim anne,beni dünyaya getirdiğin için,teşekkür ederim bana sahip çıktığın için,teşekkür ederim anne,bana bir annenin ve bir evladın nasıl olması gerektiğini öğrettiğin için.


Yıllar sonra Bursa ya uğradığımızda,Meryem'in iyi bir eğitim aldıktan sonra, evlenip çoluk çocuğa karıştığını öğrendik ve onunla sonsuz kıvanç duyduk.

Anneme gelince evliliğinin 18. ve 20. senesinde iki tane kız çocuğu dünyaya getirdi,benim pabucum da dama atılmadı,sevgisi üzerime katlandı,bu çocuk sevgisine karşı Tanrının anneme verdiği bir mükafattı.

19 Mart 2012 3-4 dakika 74 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 12 yıl önce

    En güzeli herkesin doğduğu kucaklarda dünyasını dallanıp çiçeklenmesi elbette. Bu bütün canlıların sığabildiği kanatlarda sıcaklığına ihtiyaç duyduğu en zorunlu temel gıdalanmaların en vazgeçilmezlerindendir. Ya savaştır, ya zalımın hıncı, ya zül, veya hastalık-sayrılık diğer felaket...İnsan eliyle müdahil olma hükümranlığının geniş olanı dara, kolay olanı zora, güzel olanı çirkine, en anlaşılır olanı anlaşılmaza sokar ve sürükler. Bin türlü ana-babasızlığın ( Annesi babası yanıbaşında olduğu haldeki öksüzlüklerin bile) sebep veren iblisi olur çıkar. Buna dair sökülen ve çekilen acılar buralardan kanar. Diğer taraftan, dediğinize katılmamak ne mümkün...?Kök, köken, kim neci olduğu herşeyin tali boy ve boyutunun ölçüsüdür Ki, İnsan Sevgisi...Asıl ve esas olan içimizdeki hasretlendiğimiz özlemdir....Bütün açılmaz sanılan kapıların da , açar kilidi. Sevgiyle..