Duygularım Gelincikler Altında
Bugün toprak sıcaktı... Düşen renkli gelincikler toprağı örtüyordu... Ak saçlarımın ucu lapa lapa kar doldu... Üzerimde ki siyah kot kendini adeta beyaza bıraktı... Küresellik geçiren şehirler beyaz gelincik gibi gözüküyordu... Bozulmayı bekleyen kaldırımlar... Üzeri şekil almış arabalar... İnsanı ferahlatan, yumuşakça bedene dokunan karlı havalardan birisiydi... Belki de en çok sevdiğim işi yapıyordum... Üzerini kar kaplamış araba camlarına özenerek belirsiz hayalleri, kuyruklu kalplerimi, içerisine yalnızlığın imgesi soru işaretlerimi çiziyordum... Oradan benim geçtiğim anlaşılsın diye de yanı başına bir damla gözyaşı bırakıyordum... Kimse dokunmasın temennileri ile birlikte bakalım nereye gidiyorum... ?
Sıra bozulmayı bekleyen kaldırımlarda ki karlar da sanırım... Yollar da pek ayak izi rastlantısı yaşamadım... Sürekli arkada benim bastığım, ayağımı bilerek sürükleyip geçtiğim yerler beliriyordu... Akşamın ışığı bir denizkızı güzelliğin de salınıyordu... Bir halı misali her bir yere eşit seriliyordu... Ben en yumuşak, pamuklu bir halı diyordum ona... Üzerine bir yatak kurulmuşçasına uzandım yatıyordum... Rüzgârlar üzerime bir yorgan yumuşaklığınca savuruyordu... Gözlerimle yukarı bakma çabası için de, o anın şeffaflığını yaşıyordum... Kalktım ayakların gerisin de gidiyorum... Yürümeye hâkim oldu aldı peşinde sürüklüyor... Tâbi ki düşüncelerim de boş durmuyordu... Ben bunları yaşadıkça daha bir duygu kaplanıyordu... Anın şeffaflığı kadar duygularımın gevrekliği de tırmanıyordu... Tasarlamalar ön plandaydı ve yazacakları karalıyordu... ! Duygular içinde yüzen cümleler nereye vuruyor... ? Hangi iskele bekliyor... ?
Ağlamaya mahkûm ettiğim parkımdayım... Fakat içim bir yeni doğan bebek heyecanlığın da ağlasa da gülüyor... Dünyaya geldiğine ilk defa o ağlamalı parkta seviniyor... Ne geride kalanları, ne de gelecekte yaşanacakları düşünüyor... Sadece o anın keyfine katılıyor... İçerisindeki tüm kederleri, belki kısa bir sürede olsa silip atıyor... Yağan gelinciklerdeki ipeklilik ta ki yüreğine işlene kadar geziniyor... Beyazlı çamlar, sarı nostajili lambalar ve bunlar içerisin deki soru işaretli adam... Tam bir kartpostalcı için harika bir ortam...
Hayaliyle bile yaşamanın güzelliği olsa gerek aklımdan bir işçi telaşıyla sevgili geçti... Mutluluk yalnızlıkla bir yere kadar olması bu demek oluyor... Ne kadar telaşlı geçse de bir iz bırakıyor yine de... Sevgiyi gözün doymayacağı kadar vermen, sözlerin yetmeyeceği kadar söylemen, içindeki tüm mutluluk yüklü duyguları ona düşünmeden iletmen ve tüm bunlara değdiğini bilmen gereken birisi olsa yanımda dedim... Gerçekten hayaliyle bile yaşaması, düşlerini sıvazlaması çok güzel... Belki bir gün olur umutları zili çaldı... Zilin sesi duyuldu ama kapı açıldığın da içeriye koyulacağın başlangıç ya da bitiş olduğu belirsiz... Hayali kurması veya hayali yıkması düşünülerek şansa ne çıkar deyip kapıyı açmak isterdim ama vakit çok oldu yatmam gerekiyor... Gecenin beyazlığından artık çıkmam gerekiyor... Kurduğum bu güzel hayali artık sonlandırmalıyım... Artık pencereden bakmalıyım... Bütün belirsizliklerden sıyrılıp, en iyisi yalnızlığımla, mutlu olmayı yakalamalıyım...
17/02/2009 22:49
[[uzatıp bir kitap uzunluğunda yazmak çok istiyorum...]]
Güzeldi sıkılmadan okudum... Devamı gelebilir elbet.. Yüreğine sağlık..
Güzel yüreğine sağlık kardesim...Devam et yazmaya👍
TşK EDiYoRuM HaMiT ABiCiM :)) SeNiN YoRuMuNa SaĞLıK :))😊😊
TşK EdiYoRum EmRaH Abicim sanada inş geelecek devamı... :)😊😊
Dostum çok güzel gidiyor, bence devam etmelisin, hayalgücünü sevdim,
başarılarının devamını diliyorum