Emek Sineması ve Film Şeritleri

Sivas'ta mahallemizin alt yanında eski, kullanılmayan Emek Sineması bulunuyordu. Bozarmış, grimsi kahverengi boyalı binanın alt katı salonmuş, oldukça yüksekte kalan üst katında ise makina odası bulunuyormuş, öyle derlerdi. Eskiden insanların doldurduğu bu mekan terkedilmişti daha sonraları düğün salonu olarak kullanıldığını hatırlarım. Sinema filmleri büyülü bir alemin düşsel anlatılarıydı, hareketli suretlerin materyal alemin malzemelerine hapsedilmiş biçimleriydiler, sinema salonları ise farklı boyutların kesişim alanlarıydı. Ancak emek sineması ise uygarlığın sınırında duran daha esrarengiz bir yerdi. Başka sinemalarda film izledikten sonra bile o binaya dair bu algı yok olmadı. Çünkü içine hiç girmemiş olsak da orası sıradan bir sinema salonu değildi. Binanın arka tarafında üçüncü kat pencerelerinden birine yakın bir duvarda açılmış bir delikten içeriye girilebildiğini duyardık. O köhnemiş binada hiç görmediğimiz o tozlu odaya girerek yıllardır çalışmayan makinaya bir film şeridini takıp duvardaki perdeye çağların ötesinden gelen ve çağlar ötesine taşınacak olan renkli görüntüleri yansıtmak ve canlanan gölgeleri izlemek gizemli bir hayaldi. Kimse tırmanmaya da içerisinin karanlığına girmeye de cesaret edemese de başka sokaklardan gelen bazı gençlerin bunu başardığına dair efsaneler yayılmıştı bir kere. Bu karanlık makina odasının film şeritleriyle dolu olduğu söyleniyordu. Işığa tutunca film karelerine hapsedilmiş resimler görülebiliyormuş. Yüzlerceyi aşan yerli ve yabancı hem de olağan olmayan türden filmlere ait görüntülerin bulunduğu ise kulaktan kulağa dolaşan başka bir söylentiydi. Gizliden gizliye fısıldanırdı gençler arasında.

Sinema salonları hafızalara Sivas'ın geçmişiyle beraber gömüldüler. Duvarlara düşler çizen sobaları ile o günler zamanın içinde bir gölgeye, kızıl sarı ışık oyununa dönüşürken, hatıralar da şehrin kışın donan suları gibi donup kaldılar öylece.

20 Şubat 2023 1-2 dakika 80 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar