Enerjiyle Yükselen Sanallaşmayla Tükenen İnsanlık / Üretim Tüketim ve Finansal Gerçeklik Üzerine Bir Sorgulama


İnsanlık tarihi, enerjiyi dönüştürme becerisiyle şekillendi. Toprağı işleyen elden, dijital veriyi işleyen algoritmalara kadar her sıçrama, daha fazla enerjiye erişimle mümkün oldu. Enerji, sadece makineleri değil; ekonomileri, ideolojileri ve kültürleri de dönüştürdü. Ancak bu ilerleme, insanlığın hayat bulduğu mekanizmayı; doğayı, ekosistemi, gezegeni tüketme pahasına gerçekleşti.

Bugün geldiğimiz noktada, üretim miktarı neredeyse tüketimle dengelenmiş durumda. Ancak bu denge, görünürde bir eşitliktir. Çünkü üretimin üstüne eklenen devasa bir sanal ekonomi; borsalar, türev piyasalar, dijital varlıklar gerçek değer yaratımının çok ötesine geçmiştir. Paranın, üretimden değil beklentiden doğduğu bir çağdayız. Bu sanal işlemler, üretimle doğrudan ilişkili olmayan bir değer sistemini besliyor. Ve bu sistem, üretimden kopuk bir zenginlik yaratıyor.

Neoliberalizm, bireysel özgürlük ve piyasa verimliliği vaadiyle geldi. Ancak bu özgürlük, kişinin kazandığı para miktarıyla sınırlı hale geldi. Aynı işi yapan iki insan, farklı sektörlerde veya coğrafyalarda uçurum kadar farklı ücretler alıyor. Eşit emeğe eşit ücret ilkesi, piyasa değerinin gölgesinde kayboluyor. Özgürlük, satın alınabilir bir ayrıcalık haline geliyor.

İslami finans gibi alternatif sistemler ise çoğu zaman mevcut düzenin biçimsel taklitlerinden öteye geçemiyor. Faiz yerine “kâr payı” deniyor, ama işlem mantığı aynı kalıyor. Dinsel kavramların ardına gizlenmiş bu sistemler, özünde aynı mekanizmayı sürdürüyor. Siyah renge “beyaz” demek gibi: görünüşte farklı, gerçekte aynı.

Bu noktada insanlık, dünyayı enerjiye dönüştürdüğü oranda ilerliyor. Fakat aynı anda, varlığını borçlu olduğu sistemi de yok ediyor. Bu paradoks çözülmedikçe, ne ekonomik adalet sağlanabilir ne de ekolojik denge korunabilir.

Gerçek çözüm, üretim-tüketim-finans dengesinin yeniden kurulmasında yatıyor. Sanal işlemler üretimle orantılı hale getirilmeli; tüketim, ihtiyaçla sınırlanmalı; üretim, emekle ve etikle tanımlanmalı. Ücret adaleti, toplumsal katkı üzerinden yeniden tanımlanmalı. Finansal işlemler, gerçek değer yaratımıyla ilişkilendirilmeli.

İnsanlık, ilerlemesini sürdürebilmek için enerjiyi dönüştürmek zorunda. Ama bu dönüşüm, artık sadece fiziksel değil; zihinsel, kültürel ve etik bir devrim gerektiriyor. Aksi takdirde, enerjiyle yükselen insanlık, sanallaşmayla tükenmeye devam edecek. Ta ki, gerçek anlamda yok oluşun fitili ateşlenene kadar.

11 Eylül 2025 2-3 dakika 7 denemesi var.
Yorumlar