Estetik Ameliyat

Değiştiren değişemeyenler

Güzellik, salt sezgidir diyor Croce; çirkin ise ifade yoksunluğudur. Estetik ise klasik anlamda güzelin ne olduğu sorusunu yanıtlamakla ilgilenen felsefe dalı olarak tanımlanmaktadır. Bir başka deyişle estetik, güzelik ile sanatın özdeş olduğunu düşünen anlayışın bir ürünüdür. Çağdaş estetik ise bunu yadsımakta, kendini güzelin arayıcısı olmaktan çıkarmaktadır. Platon güzellik ve sanatı kendi idealar kuramı içerisinde değerlendirirken, Aristotales, güzeli yararlı olarak tanımlamaktadır. Daha ileriki yıllarda 'bir şey eklendiği veya çıkarıldığında güzel olmaktan uzaklaşan şey' olarak tanımlanmakla birlikte Nietzsche'ye göre izleyici tarafından değil yaratıcı tarafından kurulması gereken öğe olarak tanımlanmaktadır.

Entelektüel kesimde hararetli tartışmalar yapısal ve analitik boyutta süredursun çoğumuzun yaşadığı dünyada medya yönlendirmeli reklam ağırlıklı, bireysel bir güzellik anlayışını öne çıkarıyor. Bir operasyonla güzelleşiveren çeşitli yaş guruplarından imitasyon güzeller ve yakışıklılar sarılıp sarmalıyor dört bir yanımızı. Bir anlamda güzelliği yeni keşfeder olduk. Silikonlu dudaklar, estetik ameliyatlar, yağ aldırmalar, botoks, burun düzelttirmeler derken yapay, satın alınan ve tezgâhlanan bir güzellik anlayışı gelişiyor.

Alman yazarı Thomas Mann'ın bir Hint efsanesinden esinli ünlü öyküsü "Değişen Kafalar"da harika kalçalı Sita'nın iki sevgilisi vardır. Biri yumuşak ve hantal vücutlu bilge Brahman Şridaman, diğeri ise daha az kültürlü ama çevik vücutlu Nanda. Sita ister ki, Şridaman kafalı ama Nanda vücutlu tek bir sevgilisi olsun. Dileği gerçekleşir. Ama gel zaman git zaman, eski hamam eski kafatas... Bilge Şridaman'ın yeni çevik vücudu yumuşar, hantallaşır. Nanda ise yeni hantal vücuttan bir atlet çıkarır.

Thomas Mann'a göre ruhun vücuda girmesi tekleşmeyi, tekleşme farklılaşmayı; farklılık kıyaslamayı; kıyaslama huzursuzluğu; huzursuzluk hayreti; hayret hayranlığı doğurur. Hayranlık da değiştirme isteği getirir. Kendini güzel sananlar narsisistleşir; kendini çirkin görenler, burun, kaş, baş, göbek değiştirir; ama kafa değişmezse nafile diyor yazar.

Okuduğum kadarıyla İnsan cildine ilk estetik müdahalenin milattan 600 yıl kadar önce Hindular tarafından yapılmış. Dolayısıyla plastik cerrahi dünyanın en eski cerrahi branşlarından biridir. Hindistan'da o zamanlar esirlere sık uygulanan ceza bir organın kesilmesiymiş. Koparılan organın estetik olarak nasıl onarılacağı ilk kez "Sushruta Samhita" adlı kitapta yazılmış. Daha sonraki yıllar, bu operasyonlar sağlıklı yaşamın sağlanmasına yönelik olmak kadar güzelleşme ya da güzel görünme amaçlı olmaya başlamış. Süslenme teknolojisindeki baş döndürücü gelişmelerle, artık güzellik doğal yapısından çok çok uzaklara taşınmıştır.

Güzelliği sadelik ve doğallıkta arayan biri için bu gelişmeler kahredici olsa bile güzelliğin hatırına hoş görülebilir diye düşünmekteyim. Hani bütün bunları güncel yaşamın getirileri diyerek kabullenelim. Ama asıl merak konusu ve büyüteç altına alınması gereken, küçük kalkık burunlu, şişirilmiş dudak, gerdirilmiş bir yüzü taşıyan kafanın ne kadar değişmiş olabileceğidir?

30 Haziran 2010 3-4 dakika 5 denemesi var.
Yorumlar