Ey İnsanoğlu Seni Nereye Koyacağımı Bilmiyorum

Ne zaman artık itiraz etmeye son vereceğim desem bir itiraz sebebi çıkıyor karşıma. Benim kendime söz vermelerimi mi bekliyor insanlar nedir? Karşılaştığım yeni insan(!) tipleri karşısında nutkum tutuluyor, nefesim kesiliyor. Bu tür insanlarla tanışmak için özel bir çaba sarf ettiğim söylenemez ama galiba onları mıknatıs gibi çekiyorum kendime. Onlarla karşılaşmaktan hiç hoşnut olmadığım gibi varlıklarına katlanmaktan başka çaremde yok. Biliyorum ki 'bir insan iki olmaz.' Ve kimse belli bir vakitten sonra değişmez.

Karısı hastalandığında iş yeriyle hastanenin arası 40- 50 metre olup gelmeyen kocayı insan olarak nereye koyacağımı bilmiyorum mesela. Yıllarca aynı yastığa baş koymuş ve iyi günde kötü günde sözünü veren adamın karısının hastalığında göstermesi gereken özeni gösterememesini açıklayabilecek hiçbir neden bulamıyorum yeryüzünde.

Çocuklarıyla ilgilenmeyen ama karne zamanı hesap sormayı becerebilen velileri de nereye koyacağımı bilemiyorum. Bütün yıl okula gidip bir defa bile çocuğunun durumunu sorma zahmetine katlanmayan ebeveynlerin hesap sorma konusundaki güvenleri nereden geliyor böyle.

Yine hasta annesine babasına sağken sahip çıkmayan, cenazelerinde ise kendilerini parçalayan sözde evlatları da nereye koyacağımı bilmiyorum ben. Madem o kadar kıymetliydi neden ziyaret etmediniz, neden sahip çıkmadınız demek de olmaz böyle bir günde. Aslında denilse çok da yerinde bir sitem olurda insanlığa sığmaz.

Kendi yeğenlerine sahip çıkmayan amcanın başkalarına sahip çıktığını görünce bu amcayı da nereye koyacağımı bilmiyorum. 'İlk önce can sonra canan' ne zamandan beri 'ilk önce canan sonra can' oldu ve neden benim bundan haberim yok. Yoksa ben farklı bir dünyanın insanıyım ve ben farklı bir dünyada yaşıyorum da bundan da mı haberim yok.

Nereye konulur ki anlatılan bu dört insanoğlu tipi. Aslında örnekleri o kadar çok ki. Yazdıkça dünya daha da kirlenecek diye korkuyorum. Hangi mertebe yeter ki onlara. Hangi mevkii yaptıklarının yanlış olduğunu görmelerini sağlar. Bu yüce gönüllü(!) insanlara nasıl davranmak nasıl yaklaşmak doğru olur ki. Bunlar nasıl kazanılır ve kazanılmaları neyi, ne kadar değiştirir.
Tam vazgeçecekken asilikten yine bir sürü soru üşüşüyor beynime. Ve bir cümle ısrarla çınlıyor kulaklarımda 'Ey insanoğlu seni nereye koyacağımı bilmiyorum.'

03 Mayıs 2010 2-3 dakika 12 denemesi var.
Yorumlar (4)
  • 14 yıl önce

    Hiç bir yere koymayın,herkesin doğrusu kendine derim...

  • 14 yıl önce

    Bence doğrular tüm insanlığın yanlışlar sadece kişinin kendisinin...

  • 14 yıl önce

    Kime göre doğru....

  • 14 yıl önce

    Doğrunun göreceli bir kavram olduğuna inanmıyorum. Doğru kimsenin insiyatifine göre değişecek bir şey değildir.