Geciken Tarih

Kendime geldiğimde, ansızın duyduğum pişmanlık nöbeti sardı her yanımı. Suskundum bugün. Düşünmek sandığımdan da fazla yordu beni. Tedavülden kalkmış bir korku duymaya başladım. O illet, o beni inceden inceye tüketen telaş, soğukluğuyla bir duvar ördü yaşamımın çevresine. Kaçmak, hatta aklımı toparlayıp bunu düşünmeye başlamak bile zordu. Çanlar garip çaresizliğimi dillendiriyorlardı, hesaplar sınırsızdı.

Biliyorum, geçmişe acımak için oldukça geç kaldım. Bir türlü gelmeyeceğini düşündüğüm yarınlar, sandığımdan da çabuk ulaştılar bugüne. Bu aşamada hiçbir şey anlayamadım, geceler birbirini kovaladı, gündüzler saklı acımasızlıklarını savurdular yüzüme. Şimdi elimde kalan ise, gittikçe dev gibi olan pişmanlığım ve o çok korktuğum, beni yerle bir eden geç kalmışlığımın ezikliği.

Kendimi tamamen anladığımda, büyük bir stres kapladı düşüncelerimi. Sahiden de çok mu geçti bir şeyleri düzeltmek için, baştan başlayamayacak kadar ilerlemiş miydi tarih? Gariptim. Bir zamanlar elimde olan her türlü güzelliği yitirdiğim için gerçekten de öyle garitim ki, bunun için tasalanmayı bile hak etmediğimi düşünüyordum. Yaptığım da, kaderim de bunu üzerine kuruluydu belli ki. Ben oldukça geri kalmıştım, aslında bazı noktalarda da gereksiz yere öyle ilerdeydim ki, bunu anladığımda geç kalmışlığın o soğuk gerçekliği çarptı suratıma. Artık bana dair hiçbir şey yoktu hayatta, her güzellik bana dokunmadan, sessizce çekip gidecekti yanımdan.

Bunu bana kimse sormasada, ben bir iç irdelemesi yapıyorum ve nasıl ve ne açıdan düşünürsem düşüneyim hep aynı sonuca varıyorum: Pişmanım, kaçırdığım fırsatlar, değerini bilmediğim insanlar, bütün güzellikler, değerler, dostluklar için hem pişman hem de öyle mahcubum ki, geçmişe baktığımda bunu içimin en derininde, kalbimin en ücra köşesinde hissedebiliyorum. Biliyorum; hiçbir güzellik, hiçbir fırsat yok artık önümde.


ARALIK 2012

03 Aralık 2012 1-2 dakika 88 denemesi var.
Yorumlar