Gerçekleşmeyen Kehanetler 2

**5-Bilim adamları da kıyamet fikrinden etkilendi. Alman matematikçi ve astronom Johannes Stöffler, 1499 yılında gezegenlerin hizalanmasını temel alarak yaptığı kehanette 20 Şubat 1524'te meydana gelecek tufanın dünyayı yok edeceğini söylüyordu. Stöffler'in kıyamet kehaneti, basılan 100 kitapçıkla tüm Avrupa'ya yayıldı. Yüzlerce tekne inşa edildi, Alman asilzadesi Kont Von Iggleheim, Rhein Nehri'nde üç katlı bir gemi yaptırdı. Gel gör ki kıyamet, 20 Şubat'ta da kopmadı. Aksine 1524 yılı, oldukça kurak geçti. Iggleheim'ın gemisinde yer kapmaya çalışanlar arasında arbede çıktı, yüzlerce kişi öldü. Kalanlar, kıyametin kopmadığını görünce kontu taşlayarak öldürdü.

Stöffler, son bir çaba olarak 1528'i yeni kıyamet tarihi olarak belirledi. O gün de bir şey olmayınca, kendini evine kapattı.

[Bilim adamları kendi alan bilgisinin kendilerine kazandırdığı bir güvenirlik karineli olurun özelliklerini de, üzerlerinde taşırlar. Bilim adamının bu güvendiklik sıfatı o bilim adamının başka alanlar içinde olur söylemleriyle de insanları yanıltan bir çelişkileri olacağı apaçıktır. Bir bilim adamı kendi alanı dışında oluşun söylemiyle insanlığı yanıltması, kaçınılmazdır. Bu hal kişinin alan bilgisi yanında, genel bilimsel felsefeyi bilemez olma eksikliğinden kaynaklanır bir durumdur.

Bu kabil bilim adamları içerikli bir iki gafın örneğini vereyim. Robert Fulton saatteki hızı yaklaşık 5 km kadar olan ısı enerjisini hareket enerjisine çeviren düzeneği insanlığa armağan etmesinden sonraki ilerleyen zamanlar içinde bu düzenekli sistemler çeşitli kişilerce geliştirilecekti.

Bu savlardan birisi; 'bu sistemin saatteki hızını 30 km'lik bir sürate çıkarma' önerisiydi. Bu öneriye alan dışı bilgisi olmayan bilim adamlarının karşı çıkması gafların afilisiydi. Bu bilim adamları: ' bu kadar hız içindeki insan gözlerinin, göz yuvalarından fırlayacağını söylemeleriydi. ' Şimdi saatteki hızı binlerce km olan araç içinde seyahat edilmekte. Bırakın gözün fırlamasını, göz seyir han olmaktadır.

Bir başka gafçı örnekse, uçağa ilişkin beliren, ilk öncü düşüncelere; yine bilim adamları karşı çıkmıştı. Savları: 'havadan ağır olan nesneler uçamazdı.' Elbette sav yenilir yutulur bir sav değildi. Ama bugün tonlarca ağırlıklı hava taşıtları bu söyleme ve gerçekliğe rağmen uçmaktadır. Meğer bizim bu bilim adamlarının kendi alan bilgileri dışında olan, aero dinamik kurallarından haberleri yokmuş. Ne şans! B:K]

6-Hem 1641'te İngiliz kahin "Shipton Ana"nın kehanetlerinden, hem de Mısır'daki Giza Piramidi'nin gizemlerinden etkilenen astronom Charles Piazzi Smyth, farklı bir kıyamet tarihi ortaya attı. Piramidin sadece Mısırlılar tarafından değil, aynı zamanda Nuh Peygamber tarafından inşa edildiğini ileri süren ve piramidin dört bir yanında dünyanın sonunu gösteren izler bulduğunu belirten Smyth'e binlerce insan inandı. 5 Ocak 1881'de New York Times, hem Smyth hem de ona inananlarla dalga geçen bir makale yayımladı: "Piramidin ortasındaki galeride tam 1881 çentik var. Bu da son senemize girdiğimizi gösteriyor."

[Nuh, tufanla ilişkili bir sembolizmse de, bizim anladığımız anlamda bir tufanla Nuh'un ilişkisi yoktur. Hele de tufanı söylemiyle Nuh; bir avuç insanla, piramit (ehram) yapımıyla hiçbir ilişkisi yoktur. B.K]

7-Tufanlar ve piramitler dünyanın sonunu getirmeyince insanoğlu, umudunu uzaya bağladı. 1910'da Dünya'nın yakınından geçen Halley kuyrukluyıldızı, kıyameti bekleyenlerin ekmeğine yağ sürdü. İngiliz yazarlar, Halley'in Almanya'nın işgalinin habercisi olduğunu ileri sürerken Fransızlar, kuyrukluyıldızın dehşetli bir sele neden olacağını yazdı. ABD'nin Chicago'da kentinde bulunan Yerkez Rasathanesi'nin Şubat 1910'da Halley'in kuyruğunda siyanür olarak bilinen zehirli bir gaz bulunduğunu açıklaması, tuz biber oldu. Sonunda Mayıs ayında Halley, Dünya'nın yakından geçip gitti ve New York Times, "Hala buradayız" diye başlık attı.

8-JÜPÜTER'İN ETKİSİ:1974'te John Gribbin ile Stephen Plagemann, "Jüpiter Etkisi" adlı çok satan kitaplarında gezegenlerin Mart 1982'de Güneş'in aynı tarafında hizalanacağını, bu gök olayının kozmik olaylara neden olacağını ileri sürdü.

[Hâlbuki milyarlarca yıl içinde yan yana gelen gezegen süreçleri kezler kez oluştuktan sonra, olası tüm etkilerin; yaşanan kıyametlerini; bu yan yana hizaya gelişlerle amortisör hareketleri oldu. Hizaya gelen süreçler, amortisör hareket yalpalamaları içindeki dirençlerle; gel git yapar konumlu oldular. Bu yan yana hizaya geliş etkileşim süreçleri, zamanla; birbirinden en az etkilenir olma diyagram girişmesi içine oturmuşlardır. Böylece, Güneş Sistemimizin şimdiki denge halini alan balanslarıyla; Dünyamız ve hizacı bağıntılar, en az kaostuk hareket duyumunun farklı etkilenişi içine girdiler.

Yani artık yan yana gelen gezegenlerle Dünyamız, böylesi bir etki maruzatına karşı artık bağışıklıydılar. Olası etkiler, önceden yansımalı bilişi elimine edişin sönümlenmesi olacakla, Dünyamızın ve konum daşlarının şimdiki süreç boyut konumuna gerilemesiyle etkisizdiler. 1999 yılındaki depremde de bu kıyamet senaryoları tartışıldı.

Şu da bir gerçek yan yana gelen gezegenler Güneş dizilim etkisi en az denge konumunda olmakla hiç yok değildir. Önceden olmayan ve şu anlarda Dünyada oluşmuş olan bir durum: fark edilmeyen ve bu en az etkiden dahi büyük etkilenecek yeni bir durum; dünya olaylarının öncülü olabilir!

Ne var ki bu ortaya konmalıdır. Milyarlarca yılın gel git yapan bu denge ya da balans durumu gözden kaçırılınca, sürece değin olası olumsuz etkiler olan diğer gölgeler bir bilmişin bilmiş, edasıyla büyürler. Sizler de, bu büyüyen gölgelerin birer inanır müridi olursunuz. B.K]

28 Aralık 2012 5-6 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar