Hangimiz Dürüst İçin Bir Not

Bu yazdığım hikâyeleri; nedenlerinin niçinlerinin sonuçlarının ne doğurcağını düşünmeden çala kalem
yazdığım bölük pörçük kopuklurla dolu olduğunun ayrımındayım. Yaşanmışlıklar mıdır yaşanmamışlıklar mıdır? Herkesin bir masalı bir romanı bir şiiri vardır kanımca. Yadsıyacak değilim esasında. Çünkü
bu sorunları atlatalı çok oldu. Belki de atlatamadığım bir sürü şey de vardır. Çuvalladığım gibi.
Ara sıra herkes tökezleyebilir. Tökezlemeden yaşamakta nasıl olur onuda henüz çözemedim.
Hegel der ki; Felsefe Tarihi Derslerinin birinde, Soyut'un en büyük ve köklü düşmanıdır felsefe,
somuta götürür. Burdan çıkarma yaparsam kendimi Normandiya gerçeğinde veya Vietnam
Ormanlarında veya Sudan da veya tusunaminin göbeği okyanuslarda gerçeğin peşinde koşarken
bir an da dağlarda bulur muyum? Bu hikâyelerin arasındaki bağlantılar soyut ve henüz giyinmemişlerdir.
Eğer zaman denen akıp giden yüce dostumuz fırsat verirse somutlaştırabilir miyim? Ama zaten
salt ve saf gerçeği hangimiz bulmuş? Kaşiflere bakınca talan ve yıkım yapmışlar. Gerçek nedir o zaman?
Nerde yaşar? Kimdir? Adı var mıdır yok mudur? Bir yandanda pek yakınımızda olabilir diye de
düşünüyorum... Yaşam herkesin hakkı da ölüm de herkesin hakkı...

Yine de yalan gerçeği gerçekte yalanı mı sever diye de düşünmeden edemiyorum...

22 Mayıs 2011 1-2 dakika 181 denemesi var.
Yorumlar