Havaların Durumları

Daha önce pek de rastlamadığımız sıcaklıklar yurdumuzda hüküm sürüyor şu sıralar. Ne yalan söyleyeyim soğukları sevmiyorum ama bu sene ki sıcaklar da deyim yerinde ise canımızı burnumuza getirdi adeta. Ozon tabakasının insanların kullandığı kimyasal zararlı maddeler tarafından tahribata uğraması sonucunda hiç de iç açıcı olmayan durumlarla karşı karşıya kalıyoruz...



Yapılacak şeylerin en başında eğer zorunlu değilseniz saat 10.00 ile 17.00 arasında kesinlikle dışarı çıkmamak. Hatta bahçeli ağaçlı bir eviniz varsa ağacın altına serilin yatın. Gece gündüz sık sık vücudunuzu ıslatın duş yapmaya bakın. İlla dışarı çıkmaya zorunlu iseniz de ağaçların altından yürümeye çalışın ya da bir şapka edinin en güzelinden, kalınından...



Ah Rabbim ara da yaz yağmurları gönderirdi biz kullarını serinletmek için, bekleyelim bakalım yine o yaz yağmurlarını, belli mi olur yine gönderir. Boşuna rahmet demiyorlar gökten inen şu su damlacıklarına, neden böyle dediklerini şimdi daha iyi anlıyorum...



Arabistan Yarımadasında sıcaklar daha da fazla orada ki insanlara da Allah kolaylık ve sabır versin, umre ziyaretinde bulunacakların çok dikkatli olmaları lazım.



Belki de ilkbahar ve sonbahar bu sebep ile daha çok seviliyor kış ve yaz aylarına nazaran, çünkü ikisinde de alabildiğine serinlik var. Biri doğumu hatırlatıyor biri de ölümü...



Eskiden bir özel televizyonda hava durumunu sunan bir bayan spiker vardı bazılarınız belki hatırlarsınız, slogan haline gelmiş bir cümlesi vardı aynen şöyle ''Havalar nasıl olursa olsun sizin havanız iyi olsun'' Bu sıcaklarda bizim havamız söndü, söndü gibi...



O fakirliğin yoksulluğun diz boyu olduğu Müslüman ülkelerde insanlar bir de Tanrı'ya yaklaşmak için yol arıyorlar ve oruç tutuyorlar. İmana ve teslimiyete bakar mısınız? Onları gördüğüm zaman televizyonda boğazıma yumruk gibi bir şeyler düğümleniveriyor...



''Yağdır Mevla'm su'' diye bir Emel Sayın şarkısı vardı eskilerde, dua edelim ve bekleyelim yüce Allah gariplerin yüzü suyu hürmetine bizlere de biraz ferahlık verir belki...

25 Temmuz 2012 2-3 dakika 1378 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (6)
  • 11 yıl önce

    Hoş bir yazıydı Ahmet abi 🙂 yalnız duayı Emel Sayın'ın şarkısıyla yapmayalım aman 😆😙

  • 11 yıl önce

    Bir zamanlar dünya, cennet çağlayanları iken bağları ve bostanlarıyla gülümseyen küremiz birden ne oldu bilmiyoruz. Sam rüzgârlarıyla sarılıverdi Bir çöl sessizliği, bir sahra yakıcılığı, kavuruculuğu her tarafı sardı ve kurudu. İnşallah rabbim şu gufranla tüllenen ayda rahmetini yağdırır ve yeryüzünü üfül üfül bir serinlikle ihsan eder.

  • 11 yıl önce

    O fakirliğin yoksulluğun diz boyu olduğu Müslüman ülkelerde insanlar bir de Tanrı'ya yaklaşmak için yol arıyorlar ve oruç tutuyorlar. İmana ve teslimiyete bakar mısınız? Onları gördüğüm zaman televizyonda boğazıma yumruk gibi bir şeyler düğümleniveriyor..."

    bu ibretlik bir durum,

    bizler için de imtihan elbet,

    inşallah bu müslüman kardeşlerimizin ihtiyacı için yeterince dertleniyoruzdur da, sorumlu tutulmayız hesap gününde,

    saygılar duyarlı ve mangal yürekli üstadıma,👑👑👑

  • 11 yıl önce

    ''havadan sudan konuşmak '' diye bir deyim vardır , boş konuşmaları anlatmak için bu yaz sıcakları bizleri ve ruh halimizi öyle bir etkiledi ki havalardan bahsetmek en önemli konu haline geldi 🙂

    insanoğlu umarım katkısını fark eder ve neler yapabilecekleri konusunda dersini alır tez zamanda ... tebrikler Ahmet bey 😙

  • 11 yıl önce

    Ne gelirse Haktan razıyız. Mevla beterinden korusun kutlarım güne düşen bu anlamlı konunun işlediğiniz yazınızı.. saygılar..