Hayallerinle Yaşa

Hayat kanunlarla inşa edilidir.Evren bozulmasına müsaade edilemeyecek kadar önemli kanunlarla kuruludur bana kalırsa.Bu mekanizmada ki her parça aksamadan işlevini yerine getirir ve ortaya muazzam bir düzen çıkar.Ve bir gün sınırlarını tahmin etmesi imkansız bir varlık gelip de o düzenin içine katılır,sonrasında ise bu düzen büyüleyiciliğinden  vazgeçmeden yeniler kendini .Tahmin etmek çok zor olmasa gerek.Evet,biz insanlar tam da bahsettiğim bu varlık oluyoruz.Büyüleyici düzenin  içinde sonradan var olan gizemli bir varlık...

Tabi haliyle bizler de bu düzene katılmak,kanunlara uymak zorunda kalıyoruz.Ve bazen bu kanunlara uymak zorunda olmaktan şikayet ediyoruz. Oysa ki bu kanunlar kendi koyduğumuz kanunlardan çok daha fazla seviyor bizi.Uygularken benliğimizden hiç bir zaman ödün vermeyeceğimiz,bizi bizden daha iyi tanıyan bir anayasa ile karşı karşıyayız adeta.Fakat bizler kum tanesinin içinde ki kum tanesi olarak sesimizi çıkarmadan durur muyuz hiç ?

Bu mekanizmanın tam merkezine yerleştiriyoruz kendimizi.Sanki evren bize çok muhtaçmış gibi...

Buna her zaman ki gibi insanların ego tatmini diyelim de geçelim.Geçelim geçmesine de ya bizim kanunlarımız ?

Kusursuz kanunların içinde doğan bizler tabi ki kendi kurallarımızı oluşturup o kusursuzluğun sırrını arıyoruz.Peşine düştüğümüz bu düzen her şeyimizle kabul ederken bizi ,ya biz nasıl bir düzen kuracaktık kendimize ?

Her bir parçayı içten kabul ederek mi ?

Yoksa düzenin kaynağını güç olduğunu düşünüp bireysel bir imparatorluk kurarak mı ?

Doğru,hepimizin de bildiği gibi ikinci seçeneği seçtik biz.Ve kendi deyimimizle "muazzam" düzenimizi kurduk.İşliyordu bu kanunlar tabi ama nasıl işliyordu işte orası meçhul.Her neyse içinde bulunduğum bu düzeni eleştirip "insan" yapımı yani kendi türümü eleştirmek bana yakışmaz tabi, kendi egom buna izin vermez sonuçta değil mi ?

Ama mutluyum ki sadece egomu değil benliğimi de mutlu eden çizgilerimde var benim.Her bir maddesinde beni mutluluğa eriştiren bana göre yaratıcının düzeninden sonra gelen en kusursuz anayasadır bu çizgiler.Ruhumu ve bedenimi evrenden sonra en olduğu şekilde kabul eden anayasa...

Sadece ben ve evrenin olduğu bu kanunlar,sınırlarımın tanınmasının imkansız olduğunu gösteren beni a noktasına ya da b noktasına değil de her bir uca götürebilecek hayallerimin kanunlarıdır. David Hume'nin "Hiç bir şey insanın hayal gücü kadar hür değildir" dediği hayallerimin...

Kendimi insan olduğum için değil de "ben" olduğum için seven ve merkezine koyan bir düzen.Tam da istediğim bu olsa gerek derinlerde.

Bu yüzden tanıdığım her insana özellikle de her çocuğa bunu anlatmaya çabalıyor ve felsefemi tam da bu düzene göre oluşturmaya gayret ediyorum.Kendi insanlık sınırlarımı aşıp,ulaşmaya çalıştığım bu harikalık beni kucaklıyor ve öğretiyor hayallerimle yasamayı...









11 Eylül 2021 2-3 dakika 35 denemesi var.
Beğenenler (6)
Yorumlar (4)
  • 2 yıl önce

    Sanırım; hayaller olmasa hiç çekilmezdi hayat. İnsanı ileriye taşıyan, ona umut aşılayan, en onulmaz anlarda dahi dertleri unutturup yükünü hafifletendir hayaller. Sevmeyi bile o öğretir aslında. Aşık olmayı, mutlu olmayı o öğretir ki insanın en uzun süreli mutlu durabildiği tek adrestir kendi hayal dünyası. Çünkü gerçek hayatta mutluluk kısa anlarla yaşanabiliyor.

    Hayalleri sevmemizin sebebi kendi kanunlarımızı işletebildiğimiz içindir belki de...

    Herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm içsel bir paylaşım kaleme almışsınız. Ve çok da açık sözlü, dürüst bir paylaşım. Kutlarım. Saygılar...

  • 2 yıl önce

    iyi bir gözlem ve değerlendirme hayaller ve insan üzerine Kutlarım Gizem hanım