Hayatımızdaki 4A'lar
İnsan, yeryüzünde akıl ve irade sahibi tek varlık olarak yaratılmıştır. Bu üstünlük, beraberinde büyük sorumluluklar da getirmiştir. Allah, insanı başıboş bırakmamış; ona akıl vermiş, doğruyu yanlıştan ayırabilmesi için ahlakı öğretmiş ve her zaman adaleti gözetmesini emretmiştir. Çünkü insanın olduğu yerde yalnızca beden değil, ruh da vardır; yalnızca ihtiyaçlar değil, sorumluluklar da vardır. Ve bu sorumlulukların temeli Allah’a bağlılık, aklın rehberliği, ahlakın ışığı ve adaletin terazisidir.
Toplumlar, bu dört temel üzerine yükselir. Eğer bir yerde insanlar yaşıyorsa, orada mutlaka Allah’ın varlığı hissedilir. Kalplerde bir vicdan sesi, zihinlerde bir doğru-yanlış ayrımı, davranışlarda bir sınır gözetilmesi... Bunların hepsi Allah’ın insanlara bahşettiği nimetlerin eseridir. Akıl, insanı hayvandan ayıran temel cevherdir. Ahlak, bu aklın hangi yöne yöneleceğini belirleyen pusuladır. Adalet ise hem bireyin hem toplumun huzurunu sağlayan ilahi denge sistemidir.
Zaman zaman bu değerlerin gölgelendiği, unutturulmaya çalışıldığı olur. İnsan bazen aklını menfaatine, ahlakını hırsına, adaletini öfkesine kurban edebilir ama yine de, her insanın içinde bu kutsal emanetler vardır. Çünkü insan, fıtratı gereği hakka ve hakikate meyillidir. Yeter ki hatırlatsın kendine kim olduğunu, neden yaratıldığını ve neye hizmet etmesi gerektiğini.
İnsan varsa umut vardır. İnsan varsa, Allah’ın izi, aklın sesi, ahlakın nuru ve adaletin gölgesi oradadır. Yeter ki bu değerleri yaşatacak irade, cesaret ve bilinç olsun,bunları yazması kolay da uygulaması pek kolay değil.
Diyeceksiniz şimdi:
" Her gördüklerimiz insan mıdır?"
" Her insan akıllı,ahlaklı ve adaletli midir?"
Kimi çıkıp "cahilsin" diyecek,kimi " felsefe yapma diyecek",kimi " insanın olduğu yerde her pislik olur."diyecek.
4A (Allah,akıl,ahlak ve adaleti) kendimize rehber etmedikçe bizlere kurtuluş yok...