Hayatın Fiili

Hayatın fiili nedir diye düşündüm dün gece.Sürekli bir şeyler oluyor, Güneş doğup batıyor, bebekler doğuyor, insanlar ölüyor, konuşuyorlar, gidiyorlar, seviyorlar, gülüyorlar, ağlıyorlar...Bir sürü fiil gerçekleştiriyoruz hayatta.Fıkır fıkır kaynıyor kanımız, hele de gençlik yıllarında.Ama öyle bir fiil olmalı ki hayatın şifresi gibi, aralıksız, herkes gerçekleştirmeli onu.Evet, evet var öyle bir fiil.
İNANMAK...İnanmak öyle bir şey ki, onsuz ne yaşamak, ne yürümek, ne konuşmak, ne sevmek, ne de gülmek mümkün...Tüm fiilleri harekete geçiren esas fiil o.
Milyarlarca insan gelip geçti dünyadan ve hepsinin bir şeylere inancı vardı.Dini olarak ele alırsak her insan inandı.Kimi Tanrı'nın varlığına inandı, kimi yokluğuna inandı.Kimi kendi kılavuzunun Muhammed, kimi İsa, kimi Musa olduğuna inandı.Din insanları bir çatı altında toplayamazken, inanmak fiili topladı.
Birini sevmek...Ona inanmadan onu sevmek mümkün müdür?Tabi ki hayır.İnancımız boşa çıkar ya da çıkmaz, önce inanır sonra severiz bir insanı.Onun seni seveceğine inanırsın, mutlu edeceğine inanırsın, sana sadık kalacağına inanırsın ve sonra da seversin.Ya da sevdiğine inanırsın sadece ama sevmiyorsundur belki de.Kalp sevmek değil, inanmak fiilinin etrafında döner.
Ya da günlük yaptığımız fiilleri ele alarak basitçe düşünelim: Sabah uyanmak mesela, yeterince uyuduğumuza inandığımız için kalkmaz mıyız?Ya da bu uykunun bize yetmeyeceğine inanarak uyumaya devam etmez miyiz?Sonra kahvaltı yaparız ve sebebi aç olduğumuza inanmamızdır, kahvaltı yapmamızdaki amaç ise doyacağımıza inanmaktır.
Ayaklarımız vardır, yürürüz.Bizi güzel ve mutlu olacağımız yerlere götüreceklerine inandığımızdan yürürüz.Ya da bir yerlere gitmeye mecbur olduğumuza inanırız.
Ben bu yazıyı yazarken beğenen ve düşüncemi mantıklı bulan insanlar olacağına inanarak yazıyorum.Eğer bu inanç olmasaydı, hiçbir güç bana bu yazıyı yazdıramazdı.
Dil Bilgisi'nde bize iş, oluş ve durum bildiren kelimelere fiil denir derler ve biz de inanırız.Bilmiyorum bana inanır mısınız ama bu açıklama yanlıştır.Tüm dillerde, tüm dinlerde, tüm cümlelerde ve her günümüzde her saniyemizde sadece bir tane fiil vardır.O da inanmaktır.İnanmak evren gibi sonsuzdur.Ve insanları bir şeyler yapmaya itekler durur.İnanmak fiili esas fiildir.Bizim fiil sandıklarımız ise inanmanın getirdiği sonuçlardır sadece.Aslında hepimiz bunun farkında değil miyiz?Bir düşünelim; tüm dinlerde ve felsefelerde esas olan inanmaktır.Olduğuna ya da olmadığına, doğruluğuna ya da yanlışlığına inanmak....İnanmak sadece hayatın içinde değildir; dünya inanmayı değil, inanmak dünyayı kapsar.Çünkü inanarak ölümden sonrasını da az da olsa açıklayabilmek, yönlendirebilmek mümkündür.
İnanarak gerçekleştiremediğimiz iki fiil vardır.O da doğum ve ölümdür.Çünkü doğum ve ölüm de birer fiil değildir aslında.Doğum ve ölüm sadece bizim ne kadar aciz olduğumuzu gösteren bir güçtür.Ve bu iki gücü açıklama işini de inanarak yaparız.Çünkü her inanç bu iki durumu farklı farklı açıklar.Bize kalan sadece birine inanmakıır yine....
Doğru olanın doğruluğuna, yanlış olanın yanlışlığına inanmanız dileğiyle...

11 Nisan 2011 3-4 dakika 12 denemesi var.
Yorumlar (1)