Hemcinslerin Tarihi 7

Bir pekiştireç anlamı ortamdan veya söylemden çektikten sonra bile pekiştireçteki anlam pekiştirilende sürüyorsa, buna şartlı öğrenme dendiğini hep biliriz.


Kolektif sahiplik pekiştireniyle belirtilen "mülkün sahibi söylemli" bağlamdaki, kolektif sahiplik pekiştirileni çekerseniz; pekiştirendeki geçişen anlam pekiştirilen "mülkün sahibi" kavramında kalır.


Sürekli belirttiğiniz "Deli Murat" söyleminde deli lafzını çekip sadece Murat deseniz bile her Murat dediğinizde, Murat'ın deli olduğu hep aklınızda olacaktır.


Kolektif sahiplikteki söylem, anlam, ihtişam, baskı ve basınç aynen mülkün sahibi gibi bir pekiştirilen söylemle yansıyıp devam ediyorsa bu pekişmeli koşullu öğrenmedir.


Köleci sisteme kadar zihinlerde uygulama ve görüntü olarak somut bir kolektif sahiplik imge ve imajı vardır. Böyle olmasaydı henüz ortamda uygulama somutluğu olmayan mülkün sahibi söylemini anlamanız olanaksız olurdu.


Pekiştiren imlemdeki öğrenme izlenimlerin aynısını, pekiştirilenin söylenmesiyle, pekiştirilen de tıpkı pekiştiren gibi süreci benzer anlamla devam ettirir.


Bir öğretmen söz vermek istediği oturan öğrenciye "sen kalk" derken aynı anda bir eli ile elini aşağıdan yukarı doğru "sen ayağa kalk" sözü ile birlikte kullanmış olsun. Ve bu uygulamayı gün boyu söz almak isteyen diğer öğrencileriyle de devam ettirmiş olsun.


Bir süre sonra ya da birkaç gün sonra gayri ihtiyari olarak öğretmen "sen ayağa kalk" demeden elini aşağıdan yukarı doğru hareket ettirse, hareketin kendisine yapıldığını gören çocuk; "sen ayağa kalk" denmediği halde "ayağa kalkacaktır".


Daha henüz kolektif alan içinde düşüncede olanı dile getirirken mülkün sahibi söylemindeki Malik söyleminin içi tam anlamıyla doldurulmamıştı.


Mülkün sahibi söyleminin oluştuğu dönemde "Mülkün sahibi" denen söylemle herkes yine zımnen kolektif gücü ve kolektif sahipliği, kolektif yapabilirliği anlıyordu. Mülkün sahibi söylemi, belirsizleştirilen kolektif sahiplik üzerinde belirlenmeydi.


Zaten bu çaba tuzaktı. Mülkün sahibi yerine koyacağınız her sözcük, kolektif sahiplik anlamı içinde geçişen mıknatıstı bir manyetik alan etkisiyle kolektif gücün anlamını taşıyacaktı.


Burada anlamca dolu olan kolektif sahiplik söylemidir. Anlamca bilinmeyen içi boş olan sözcük ise "kişisel sahipliği" belirten "mülkün sahibi" söylemidir. Dolu olandan boş alana doğru anlam eğimi (enerji eğimi) fiziksel ve zihinsel bir potansiyel aktivitedir.


Kolektif sahiplikteki anlamın mülkün sahibi söyleminde de sürecek olması, ikisinin birlikte ve bir arada kullanılmasıyla zaten kişisi anlayışlara zım edilmişti.


Zamanı gelince bu tür zım edişteki anlam geçişinin sahneye konup uygulanmasıyla kulluk sistemi doğdu (köleci sistem doğdu).


Kulluk sistemi içindeki uygulamalarla sürecin kolektif sahiplikteki anlam gibi bir anlam olmadığının anlaşılması ile işin rengi giderek değişmişti. Bu değişim köleci sistem içinde büyük bir hayal kırıklığı TRAVMA olacaktı. Travmanın tedavisi de yine imandı!


Kolektif güç ile kolektif sahiplik; mülkün sahibiyle birlikte anılırken şartlı öğrenme yoluyla kolektif güç ve kolektif sahiplik, mülkün sahibi söylemiyle eşleşecekti.


Pekişen, anlamı bilinmeyen söylem; ancak kolektif sahiplik sözüyle anlaşılır olacaktı. Pekişen mülkün sahibi söylemiydi. Pekiştiren de zaten anlamı biliniyor olan inşacı kolektif sahiplikti.


Pekiştirenin pekişenle birlikte söylenir olmakta çekilince; pekiştirilen, pekiştirendeki anlamı zımnen ve yansıma olarak üslenir. Bu nedenle pekişen, pekiştiren yerine geçer. Mülkün sahibi söylemi bu aşamada kolektif sahiplik söylemi yerine geçen ve pekişendi.


Pekişeni, pekiştiren yerine kullandığınızda zimden atıfla (üstü örtülü geçişen atıfla) pekişen içini siz anlamca istediğiniz gibi doldurursunuz.


11 Ocak 2024 3-4 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar