Hemcinslerin Tarihi 8

Böylece özel mülkiyetçi alan tanımı, kolektif güç ve kolektif sahipliğin muktedir oluş "zımnına atıf" olmanın tersi bir söylemle tanımlanacaktı. İyi de neydi bu kolektif atıf?


Kolektif atıf ilkin doğada sağlama bazında paydaşlıktı. İkinci olaraktan da kolektif alan içinde üretim ilişkisi bazında ve üretilenleri tüketme temelinde paydaşlıktı.


Mülk sahibinin de bu ortaklaşma atfından hareketle kendisine yeni bir misyon biçecekti. Bu yeni misyon içinde mülk sahibi kendisine "ortaklar tanımayan" bir misyon oluş şeklini ilan edecekti.


Özel mülkiyet demek; kolektif tasarruflu kolektif iradeyi kullanmak demekti. Kolektif gücün, mülk sahibi eline geçmesi demekti. Kolektif gücün ele geçmesi demek güç zehirlenmesi demekti. Bu zehirlenme içinde mülk sahibinin kendisine ortaklar tanımaması demekti.


Doğadaki yaşam şekli bir türden değildi. Bu bir türden olmayan yaşam içinde gerek bedensel olarak gelişemeyen, gerek dıştan sosyal ilişkiler temelinde gelişemeyen; ölür.


Bir türden olmayan yaşam biçimleri içinde ihtiyacın dıştan ve doğada sağlanır. Doğada belli bir izole bölge içinde yapılır.


İzole alan davranışlarla düşünceyle oluşan enerjiyi izole alan içinde tıtar. Bu nedenle sosyal ilişkiler zamana bağlı gelişmelerin transfer enerji sağlaması üzerinde üreten kolektif alana dönüşür.


Totem dönemin ortak sağlaması, şimdiki üreten ilişkilerde ve günümüzdeki ekonominin temelinde olan transfer emektir.


Gelişmeci eğilim demek kendi üzerine kendi etkimeyle kendisini sürdürecek kesikli sürekliliği olan bileşim ve çözülmelerle ortaya konan sarmal hareketlerdi.


Gelişmeci eğilim gelişmeyi çıkmaz sokağa götürmeyecek olan gelişme düzeyiydi. Enerjinin akışını tıkamayan güç birlikleriydi. Kolektif güç birliği benzer hareketleri ve benzer sonuçları paylaşmayı gerektiriyordu.


Kolektif alanın bazal enerjili kısmı böylesi karşılıklı transfer emekler üzerinde doğuyordu. Bu başlangıç koşulları içinde özel mülkiyet gibi dağıtıcı, ayrıştırıcı tutumun gelişmeci etki düzlemi ortaya koyması pek pek mümkün değildi.


Özel mülkiyetçi alan belli bir kolektif alan birikimi olmadan ve kolektif gücün sömürüsünü ortaya konmadıkça meydana çıkamazdı.


Evrenin dokusu birleşme, çözülme üzerine. Evrenin dokusu (doğanın dokusu) başlangıç için kolektif özellik kazanmış çözümlerle ve yeniden birleşme eğilimleriyle gelişmeci olarak vardı. Aksi halde evrensel dokuya uymamakla gelişemeyen düşünce ve oluşum ölürdü.


Kulluk sistemi kişinin mülk sahipliğini ezelden ebede değişmeyen yazgılar diye tanımlar. Özel mülkiyetçi sistem ideolojisi mülk sahipliğine ezelde yapılan bir takdir demekle buna kader diyor.


Kader söylemi olan anlayış gelişmeci düzlem içinde gelişme, değişme, dönüşme anlayışımızı çıkmaz sokağa saptırır. Ve sistem ister istemez gelişememenin dönüşememenin ölümü ile burun buruna gelir.


Köleci sistem, burun buruna geldiği ölüm sürecini dolanarak, kıvırarak aşmaya çalışır. Böylece kulluk sistemi olan ideoloji hayatiyetini sürdürür.


Örneğin, köleci sistem kendisini devam ettirecek olan kendi faiz kuramına "haram" der. Bu çelişki köleci sistemin feodal unsurlarıyla, burjuva unsurları arasındaki çelişkiden doğar.


Paranın icadıyla feodaller burjuvalarda (bankerlerden) finanse oldular. Burjuvaya faiz verdileri. Faizler toprak sahipleri için dayanılmazdı. Feodaller arasında faize karşı tepkiler yükselmişti.

16 Ocak 2024 3-4 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar