Hikaye hepsi

Öykücü kötüydü kendisine kalırsa. Uzun uzun masasında oturmaya niyeti yoktu. Çok berbat
duran yakışıklı olmayan bir gece vardı dışarda, penceresinin buğusuna yapışmış ıslak ıslak tepinip
duruyordu. Düşünüyordu enleri enleri ve enlerin uçlarında birikenleri. Şakaklarını ovaladı çağırdığı
bir bulut, sis kokuyordu. Resmi olmalıydı resmilikten kasıtsa, ciddi, oturaklı, tarz, stil, uslup filan
uyum sonra her söz her cümle yerli yerine oturmalı, oturdukları yerden nasılım ama demeliydi veya
nasıldım geçmiş zamanda kullanılan bir deyim gibi dil bilgisi esmeliydi.

Öykücü parka girdi adımlarıyla akşamın ilk saatlerinde. Çekincesi vardı öncelerden. Belki parkın
sakinlerini rahatsız ederim düşüncesi. Bu ince zarif kibar aynı kapıdan çıkınca, becilliğinin
doruklarında Kafka'nın Kara Fatması yalnızları oynuyordu.

Senelerdir dul kalan zavallı selvi ağacının dibindeki banka çöktü. Selvi dilsizdi. Çünkü ağaç
sevmeyen ve fidan ticareti yapan çok bilir kişiler eşini doğramışlar yer yüzünden kaldırmışlardı. Sormamışlardı eşine, danışmamışlardı. Bu kadar duyarsızdılar testere çalışırken saçları sakalları bıyıkları kendisini öptüğü dudakları paramparça olurken, yazın ortasında hiç bir ağacın dalı bile titremezken seksen yılını paylaştığı eşi doğranırken o bir başına fırtına tayfun çıkarmıştı. Doğal olarak testereciler korkmuşlardı. Allah'ın Gazabına yordular...

Öykücü kötüydü. Meğerse astımı varmış dedi kendi kendine. Üstelik yaşlanmışta. Hey gidi hey...
Sen bu hallere düşecek kadın mıydın?

Öykücü zaten ilişkilerinde ciddi değildi. Hayat öykücü için kök salmaya değmezdi. Çünkü o hayatın
değerini bilmeyenler çoğunluktaydılar.

Öykücü için hepsi birer ruhtan ibarettiler.

04 Mart 2011 1-2 dakika 181 denemesi var.
Yorumlar