Hoş Geldin Güzel Kızım Nevâ

31 Ağustos... Saat 19:30'du. Eşim beni aradı. Hastaneye gidiyordu. Sancıları vardı. Ama daha zaman vardı doğuma. Bense konser için Taksim'deydim. Kullandığı bir ilacın yan etkileri gibi görünüyordu. Doktorun söyleyeceklerine göre ise planımı değiştirebilecektim. Ancak hiç ihtimal vermiyordum.

Konser için hazırlıklara başladığım sırada doğumun başladığı haberini aldım. Ve derhal yola koyuldum.
10 Eylül'de gelecekti bebek. Nevâ... Bütün planlar bu tarihe göreydi. Konserlerim, görüşmelerim, yazı yazma periyotlarım... Günlük rutinlerim bile... Ama o sırada hiçbir sorguya meydan vermeden planları güzel bir haber alt üst ediyordu. Ancak bir sorun vardı. Bir cumartesi gecesi... Taksim'den Ataşehir'e gelmek ne kadar sürecekti? Bu kadar acelesi olan bir bebeğe yetişebilecek miydim?

İşte o sırada yana yana boş taksi aramaktaydım. Ve bir korna sesi duydum. Hayatıma bir başka bir mucize katılıyordu. Bir arkadaşım içinde bulunduğum durumu fark ederek beni arabasına aldı. Bu bir tesadüf değil, olsa olsa mucizeydi. Çünkü orada karşılaşma ihtimalimiz çok zordu onunla. Hele ki gideceğim yöne gelmesi için çıldırmış olması gerekiyordu. Ama geldi... Ve beni bebeğime yetiştirdi.

Nevâ'yı vakitlice karşılayabilmem için bu fedakârlığı yapan dostum, bu fedakârlığıyla ismini Nevâ'nın dünyasına da kazıdı. Ve artık onunla da bir bağı var bebeğimin.

Bir doğum, bir fedakârlık...

Sonuç itibariyle doğdu bebeğim. Ayıptır söylemesi bana benziyor sanki. Bunca hengâme arasında yazı konumu da değiştirdi tabii. Barış hakkında yazacaktım. O da barışın bebeği olsun o zaman. Hoş geldin Dünya'mızın yeni üyesi... Hep güzel duygulara şahitlik et.

09 Eylül 2013 1-2 dakika 42 denemesi var.
Yorumlar