Kapıya Gelen Seyyar Satıcıları Atlatma Yöntemleri

Biliyorum ki bir çoğunuz, bir çoğumuz bu seyyar satıcılar ile yaşananlardan ziyadesi ile rahatsız bir durumdayız. Böyle durumda ki arkadaşlara bir nebze de olsa yardımcı olmak amacıyla düşüncelerimi paylaşayım istedim okurlar ile... Örneklemelerde yaparak girelim konuya...



Tak tak tak ve tak kapı vurulur...



İçeriden ''Ev de yokuz.'' diye bir cümle kurdunuz mu işiniz zor, sakın yapmayın bunu, açın kapıyı sakince...



- Buyurun ne istemiştiniz?
- Filan fişmekan şirketinin tanıtım amacı ile tencere tavasını pazarlıyoruz, size de verelim, üç beş on yirmi istediğiniz kadar.



Sakinsiniz hem de çok sakin.



- İyi de kardeşim ben kayınbiraderimin evinde misafirim. Ev halkı da topluca bir tanıdıklarının cenazesine gitti, beş saatten önce gelmezler. Şimdi ben alırım onların adına, bana laf söylerler sonra, kusura bakma, istersen de bak yani...



Sadece seyyar satıcılar değil, bazı bazı derneklerin adını kullanarak, para topladıkları ve kitap satmaya çalıştıkları da oluyor. Bu durumdan yırtmak için yapılması gerekenleri örnekler ile anlatmaya çalışalım.



Yine kapı hızlıca vurulsun bakalım bu sefer tık tık tık ve de tık...



- Filan fişmekan dernek adınakitap CD ve rozet satıyoruz almaz mısınız? Gözlerinizden anladığımız kadarıyla siz de çok milliyetçi birine benziyorsunuz.



Vay anasına bir bakışta gözlerimden anladı...



- Ay ne güzel ben de o derneğin Kocaeli Şubesinin başkan yardımcısıyım. Şimdi burada başkent şubesini denetlemeye ve şubede ki arkadaşlar ile tanışmaya gelmiştik. Ne güzel böyle derneğimize fedakarca hizmetlerde bulunuyorsunuz. Çok takdir ettim sizi çok. Gözlerim yaşardı bu kadirşinaslığınızdan. O bana vermeye çalıştıklarınızın hepsi ben de mevcut. Saygılar öpüyorum sizleri fedakar arkadaşlarım, canlarımmmmm benim...



Bazen de anket yapıyorum ayağına yolunuzu kesiyorlar, genç kızlar ve genç oğlanlar. ''Size bir kaç sorum olacaktı.'' ya da elinde bir Atatürk resmi size uzatıyor. Bazı zaman ben hediye ediyorlar herhalde zannederim alırım, sonra hemen para ağabey deyince iadeli taahhütlü geri veririm.



Geçen senelerden birinde Ramazan Günü zil zurna sarhoş bir adamın, insanlara Yasin ve Tebareke kitabı satmaya çalıştığına bile şahit olmuştum. Ne kadar acı bir durum.



Cep telefonlarınıza gelen ''Ödül Kazandınız'' heyooo ne mutlu size safsatalarını bir çoğunuz biliyorsunuz zaten.



Bir gün yine Tunalı Hilmi Caddesinde yürüyorum Kuğulu Parka doğru, bir genç bayan yanıma yaklaştı ''Filan fişmekan dernek adına bir kaç soru sorsam size?'' diyor. Ben hiç cevap vermedim, yürüyorum. O da yanımda yürüyor. Tekrar bana dönerek ''Çok mu zor bir iki soru cevaplamanız?'' Ben yine yürüyorum hızlı adımlar ile... Baktım vazgeçecek gibi değil, marş söylemeye başladım ''Yaslı gittim şen geldim, aç koynunu ben geldim, bana bir yudum su ver, çok uzak yoldan geldim.'' Peşine de bir Harbiye Marşı kaptırırım diyordum peşimi bırakmazsa diye, neyse ki ''Bu Ahmet'den bir iş çıkmaz.'' deyip peşimi bıraktı enin de sonunda...



Gelelim dilenenlerin atlatılması taktiklerine. Önünüzü kesiyorlar ve acıklı bir ses ile ''Açım ağabey açım.'' diyorlar. Ben de ''Gel sana şu lokantadan yemek yedireyim, karnını doyurayım.'' deyince lafları hazır ''Sen ver parayı ben kendi karnımı doyururum.'' Hani açtın birader. İşte böyleyken böyle size anlattığım durumlar. Umarım faydalanırsınız, işinize yarar verdiğim taktikler...

18 Eylül 2016 3-4 dakika 1375 denemesi var.
Yorumlar