Karne

Yüzbinlerce öğrencilerimiz geçtiğimiz günlerde karne sevinci yaşadı.İşin doğası gereği sevinenler olduğu kadar üzülenler de oldu,hıçkırıklara boğulanlar da,ailesinden hala korkanlar da.Hani uzmanlar hep uyarıyor ya,o karne sadece  çocuğun değil sizin de karnenizdir,diye bunu elimden geldiği kadar anlatmaya çalışacağım dilim  döndüğünce.

Tabi kimi öğrencilere hediyeler alındı,kimi öğrenciler ise tatilin yolunu tuttu şu kış günlerinde.Dinlenmek,çalışmanın ve başarmanın bir gereğidir elbette,hep ders hep ders o küçücük zihinleri yoracaktır,böylece hem derslerden soğuyacaklardır hem de hayattan.

"Gençler eğitimden kopuyor." Bu cümle  çok okunan bir internet sitesinin haber başlığı."Ne var canım bunda,virüs var,çocuklar adapta olamıyor." gibi  komik ve basit bir cümle kurmayın siz de,durum vahim...

Sakın yanlış anlaşılmasın  ben herkesin başarılı olmasını  isterim,her öğrenci sevinsin,ailesiyle mutlu olsun her daim.Zaten sosyal medyada  paylaşmayan kalmadı neredeyse çocuğunu  karnesi ve aldığı belgesiyle."Kimin oğlu,kime çektiği belli aslan oğlum."diyerek övünenler de az olmadı hani.

Her şey bir tarafa şimdi, devlet olarak,millet olarak bizim karnemiz nasıl? Eskiden bir sınıfta belge alanların sayısı,bir elin parmak sayısını  geçmezdi,şimdi ise sınıfın tamamına yakını belge alıyor,sizce bu normal bir durum mu?Peki diyelim,kaliteli bir eğitim var,her şey öğretiliyor,o  halde üniversite sınavlarında neden başarı ortalamalarımız hala düşük? Yerleşemeyenler,atananayanlar onlar apayrı bir konu,anlaması zor anlatması ondan da zor.

Yazılı sınavda zayıf almış çocuğun beklentisine bir bakın:"Sözlüde geçeriz."Ne yazık ki öyle oluyor hem o dersi geçiyor hem de sınıfı sorumsuzca,kurnazca...Bizim zamanımızda sözlüler,kanaat notu, öğrencinin gayretine göre verilirdi,derse katılması,öğretmenine olan saygısı,sınıftaki arkadaşlarıyla geçimi,kitap ve defterlerinin  tertip ile düzeni,kişisel temizliği gibi...Daha açık ve anlaşır  dille,bol kepçeden verilmezdi  yani.

Diğer yandan, tırnağını dişine takarak çalışıp hayalleri, amaçları olan öğrencilerimizin hakkını  hukukunu kim savunacak? Böyle bir durumda, bizim adalet anlayışımız hangi alana kayar acaba çok merak ediyorum.

Önümüzde koskoca bir tablo var ve okunması hiç de zor değil. Öğretmen mutlu, çünkü dersinden herkes geçmiş; öğrenci mutlu çünkü zeki olduğunu düşünüyor ve isteği okulu kazanıp sevdiği mesleği yapacak, aileler mutlu çünkü  beklentileri  yüksek. Kimse kimseyi kandırmasın  artık, en sevdiğim ve yapmak isteğim meslek öğretmenliktir aynı zamanda, böyle  bir durumu hiçbir uzman ya da hiçbir akademisyen bu şekilde yorumlamıyor her nedense, yorumlamak istemiyor.

Lisede mantık derslerimiz vardı çok da severdim, şimdiki çıkarımlarımız şu;

"Öğretmen, öğrencinin kurtarıcıdır." Bunu not anlamında kullanıyorum, özellikle okul puanını yükseltmek için bu zorunluluk hale geldi.

"Öğrenci, öğretmenin müşteridir. "Her ne kadar tartışılsa da özel okullar eğitimin ticari fonksiyonunu gördükleri için bunu söylemek  yanlış olmaz bence.

"Okusan ne olacak?" Birçok   ana babanın ya da çevremizdeki hedeflerine ulaşamamış genç arkadaşlarımızın sıklıkla söyledikleri söz.

Ben, eğitim sorunlarımızın sadece seçimden seçime  gündeme  gelip sonra da unutulup  gitmesini asla istemiyorum ve bu  kanayan bir yaramız. Bu gerçek karşısında sevinelim  mi  hala?

Her şeyin ateş pahasına yükseldiği bu günlerde karnelerimiz ucuz olmamalı(!)

23 Ocak 2022 3-4 dakika 123 denemesi var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (1)
  • 2 yıl önce

    Günün tahta düşen değerli yazısını kutlarım.

    Tebrikler Hüseyin bey...