Kaynana-Gelin Kavgalarında Damat Ne Yapmalı?..

Her iki kaynana da bilinç altlarındaki öfkelerini açığa çıkartmışlar,kılıçlar çekilmişti demiştik.Artık hesaplaşma günüydü.Onlar için iki gencin de düşünceleri önemli değildi.
Varsa yoksa kendilerini haklı göstermek.Halbuki ortada hiçbir neden yokken ortalığı
bulandırmışlar şimdi de temizlemeye çalışıyorlardı,akılları sıra...İki gencin varlığı önemli
değildi onlar için.Bir kez koruyucu melek rolüne soyunmuşlardı.Her iki kaynana da kendi
yavrusunu kurtarmak sevdası ve telaşı içerisindeydiler...Aslında madolyanın yüzü hiç de
öyle çirkin değildi.Onların hayatı algılamaları ile gençlerin ki arasında dünya kadar fark
vardı.Ve de öyle olması doğaldı.Her iki genç,anneleri gibi düşünmek zorunda değillerdi.
Arada kuşak farkı,farklı olmak zorunluluğunu ortaya koyuyordu.Sosyal yapılanma böyleydi
böyle de olmalıydı.
Saygı değer büyüklerin ikide bir öne sürdükleri:
"-...bizim zamanımızda imkanı var mıydı;büyüklerin yanlarında böyle gülmek,yüksek sesle
konuşmak,rahat bir şekilde sere serpe oturmak." diye sözler sıralanıp dururdu.
Hani bir atasözü vardır ya:" Zaman sana uymuyorsa ,sen zamana uyacaksın" diye.İşte
burada nüans farkı yatıyordu.İhtiyarların bu saatten sonra kendilerini değiştirmeleri
imkansız olacağına göre bütün roller(!) damada düşüyordu.Damat,ne yapmalıydı?Bir taraf-
da anası,diğer tarafda kaynanası ve en önemli yerde de canından çok sevdiği karısı.
Hani yıllarca onun peşinden koşmuştu.Gizliden gizliye aşk şiirleri yazmış,aşkından yanıp
kül olmuştu.Ne yapmalıydı şimdi." -Evet,sen haklısın "diye karısının kıçına bir tekme vurup
anasının evine geri mi göndermeliydi.Bu haraket,onun kişisel zayıflığı olacaktı.Düşünmeli
bir çözüm yolu illaki bulmalıydı.Kıvrak bir zekayla her şeyi yoluna koyabilir,evliliğin yıkıl-
masını önleyebilir.Brinci çözüm şıkkı:

Gencin babası,vadesi gelmiş erkenden bu dünyadan geçip gitmiş rahmetli olmuş;anası da
genç yaşta "dul" kalmış mı? İşte o zaman usta bir tiyatrocu gibi davaranacak.
"-Anacığım sen boşver kırılan tabağı,bardağı,çanağı,çömleği,fazla atılan tuzu,şekeri,yağı.
Geçenlerde kiminle karşılaştım ,biliyor musun?Nur yüzlü,hali vakti yerinde emekli bir amcay
la.Zavallının karısı ölmüş,tek yaşıyormuş.Aklımdan geçirdim ki seninle onu evlendirsem mi
diye.Haa,ne dersin benim tatlı anam.Artık babasızlığa dayanamayacağım.Benim de "baba"
demeye hakkım yok mu.Mahrum etme beni baba şefkatinden.Dayanamayacağım artık.Yoksa kendime kıyarım.Gelninle diz dize oturursun,ömür boyu..."
Kadının ruhu bir okşanmaya görsün.Bütün kadınlar da öyledir ya zaten.İltifatlara kayıtsız
kalamazlar.Anasının kafasında yıldırımlar çakmaya başlamıştır bile.Aşk yıldırımları.Kadınla-
rın yalnızlık korkusu,dayanılacak gibi değildir."-Hıı,demek ki daha ölmemişim.." diye kendi
kendine beğenilme dürtüsü tekrar yeşermeye başlar.İşte tam da bu an "kırılma noktası-
nın " başladığı andır.Kadıncağız,kendi kendini sorgulamaya başlar.Sonunda hislerine
yenik düşmüştür. "-Ammaann,aman.Gençler ne yaparsa yapsın canım.Tuzundan,çanağından,şekerinden bana ne.Tüküreyim hepsine de.Hem sonra ge-
linim o kadar da kötü değil canım.Daha onlar cahil.Ben kendi derdime yanayım.Gerçekten
oğlanın dedikleri kafama yattı ya. Şu nur yüzlü adamı nasıl görmeliyim?."
düşünceleri kafasında yalpa yapmaya başlamıştır bile...
Genç,kıvrak zekasıyla bunu başarmalı.Ve yapacağı dahaa çok rolleri vardı...
Evlilik müessesini ayakta tutmak o kadar kolay değildi.Evlenmekle iş bitmiyordu.Asıl bundan sonra zorluklar başlıyordu...
(Bu roller,daha sonraki perdelerde anlatılacak)

24 Temmuz 2009 3-4 dakika 32 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 16 yıl önce

    Anlatmaya devam...hadi hayırlısı..güzel gidiyor..tebrikler..