Kerbela Kırlangıç Ebabil
Buralar çöl iklimi yüreğime doluşan beyaz kırlangıç yanık bir ağıtın dilinde sazım çölde yandılar kavruk tenleri daha bir susuz elleri daha direnç kaybı suya ulaşmaya derman yok akbabalar yaklaşır yaralardan akan kan kokusu bir çerağa çevrilmiş al-i aba ehlibeyt yarenleri kardeşin kardeşe yapmayacağı bu zulüm bu kuşlar sevgi taşır göklere gözlerden yaş boşalır sütsüz bebeler kuru bedenlerde ne olur yara eski yara acı eski sevmeyen bir neslin zorba ahı demem o ki ne zaman gelir Ebabil bu geç kalmış iklimine gel dediler Hüseyin'e senle anlaşalım biat et bize katıl hiç zalimlere eğilir mi bu baş gövdede durduğu sürece ancak ölüm ayırır yerinden onu bu ağıt yol başıdır onur ehlidir ağaçsız çöllerde kan çiçekleri açar onur yaraları işte Kerbela işte Kırlangıç işte Ebabil Coğrafyanın görünen yüzü buralar yangın yeri buralar gözyaşı seli gittim de duman oldu buralar gittim de ağıt oldu yaralar kendimden gittim yarım gittim ağlak bir yalnızlığın girdabına gittim hiçbir şey aynı değil hiçbir yer yeller eser son kez saatler Kerbela son kez beyaz kırlangıçlar kefen taşıdı sahraya Ebabil umut son kez ama son kez bitsin bu memleketimde ağıt...
Kaleminize sağlık Ali Ekber bey. Dünya hala acı içinde ve zulüm bitmedikçe acılar da bitmeyecek gibi.