Korkudan Teslimiyete

Allah’ı tanıdıkça insan, kendi küçüklüğünü daha derinden hisseder. Bu tanıma süreci, önce hayranlık ve muhabbet doğurur; sonra o hayranlık, sonsuz bir kudret karşısında sonsuz bir acziyet duygusuna dönüşür. İşte o noktada korku başlar: Korktuğum şey, tam da bu acziyete düşmek oldu. Çünkü acziyet, insanın kendi iradesini, gücünü, varlığını yok sayması değil; tam tersine, bunların hepsinin bir emanet olduğunu, asıl sahibinin Allah olduğunu idrak etmesidir.


Her şey zıddıyla bilinir hakikati, bu yolculuğun en çarpıcı anahtarıdır. Kudret ancak acz ile, azamet ancak küçüklük ile tam anlaşılır. Allah’ın isimlerinin tecellisi de böyledir: Celâl ancak cemâl ile, kahharlık ancak rahmet ile birlikte anlaşılır. Ben de O’nun isimlerinin şiddetini ve büyüklüğünü düşündükçe, içimde bir titreşim hissediyorum. Kâinatta kusursuz işleyen kanunlar –güneşin her sabah doğması, kalbin durmaksızın atması, bir tohumun toprağın altında sessizce çatlayıp hayata yürümeye başlaması– hep bu kudretin delilleridir. Bu kanunlar o kadar mükemmeldir ki, en ufak bir sapma olsa âlem altüst olur. İşte bu kusursuzluk karşısında insanın yapabileceği tek şey, boyun eğmektir. Başka çıkar yol yoktur.


Boyun eğmek, pasif bir teslimiyet değildir; aksine en aktif haldir. Çünkü boyun eğmek, Allah’ın hikmetle işleyen kaderine güvenmektir. Her hadise, her acı, her sevinç, bir hikmet perdesinin ardında saklıdır. İnsan bunu idrak ettiğinde, korkusu yerini sükûnete bırakır. 

Artık “Neden ben?” sorusu yerine “Bunda ne hikmet var?” sorusu gelir. Ve yavaş yavaş anlaşılır ki, Yüce Yaratıcı’nın insandan muradı, tam da budur: Kendisini tanıması, aczini anlaması, kudretine teslim olması.

Bu idrak, insanı özgürleştirir. Çünkü insan, kendi sınırlı gücüne güvenmekten vazgeçip sonsuz bir kudrete dayandığında, gerçek hürriyete kavuşur. Korktuğumuz acziyet, aslında en büyük nimettir; çünkü bizi kibirden, benlikten, kendi kendimize yeter sanmaktan kurtarır. Ve o acziyet içinde, Allah’ın rahmetini, şefkatini, yakınlığını daha yoğun hissederiz.


Sonuçta Allah’ı tanımanın zirvesi, O’nun önünde küçülmek ve aynı anda O’nunla büyümektir. Korkumuz, sevgiye; aczimiz, güvene dönüşür. Ve anlarız ki, bizi yaratan Rabbimiz, bizden sadece bunu istemektedir: Kendisini tanıyalım, kudretinin karşısında durmayalım, hikmetine teslim olalım. İşte o zaman hayat, bir korku sahnesi olmaktan çıkar; sonsuz bir rahmet ve muhabbet sahnesine döner.

20 Aralık 2025 2-3 dakika 56 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar