Küçük Dünyaları İle Böbürlenen Büyük İnsanlar
Hepimiz Aynı Dünyada, Farklı Hayatlar Yaşıyoruz
Hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz ama bambaşka hayatlarımız var. Hayat, kimimize sade ve kolay gelirken, kimimize olabildiğince zor, acımasız ve sert gelebiliyor. Yaşadıklarımız, bizi biz yapan şeylerdir. Bu deneyimlerle karakterimiz oluşur, hayatımızı ona göre şekillendiririz ve bir gün bu dünyadan, geride sadece yaşanmışlıklarımızı ve etkilerimizi bırakarak göçeriz.
Bu dünyada hangi statüde, hangi konumda olursak olalım; hiçbirimiz, bir başkasının hayatını yönlendirme ya da yönetme hakkına sahip değiliz. Belki de arkamızda bırakacağımız en kötü iz, başka insanların hayatlarına zarar vererek gitmek olur.
Kelebek etkisini unutmamak gerekir. Bizim başlattığımız küçücük bir rüzgar, karşımızdaki kişi için yıkıcı bir fırtınaya dönüşebilir. Bir söz, bir bağırış ya da söylenmesi gerekirken söylenmeyen bir cümle; karşımızdaki insanı bambaşka bir noktaya taşıyabilir. Belki de o söz, bir yanlış anlaşılmayı çözer, kişi hatasını fark eder ve bu da hayatında olumlu bir değişime yol açar.
Günün sonunda herkes kendi hayatını yaşar, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışır. Bu büyük dünyada kendine küçük de olsa bir yer edinmeye uğraşır. Eleştirdiğimiz her konuda önce düşünmek gerekir: Bu davranış ya da düşünce insan hayatı için gerçekten kötü mü? Uzun vadede mutluluğa ulaşmasını sağlayabilir mi?
Bir insan kendi hayatıyla ilgili bir karar aldıysa, bu karar sadece onu ilgilendirir. Başkalarının buna karışma hakkı yoktur. Elbette yapıcı, dostça yapılan bir eleştiri kıymetlidir ama ukalaca yapılan bir eleştiri kimseye fayda sağlamaz.
Sana yanlış gelen bir düşünce, başkasına mantıklı gelebilir. Öznel yargılar herkes için geçerli olmak zorunda değildir; zaten dünyada nesnel yargılar çok azdır. “Ben yaparım, kimse bana karışamaz,” demek yerine, “Bunu böyle yapsan bence daha iyi olurdu,” demek her zaman daha değerlidir.
Bu hayatta kimse kimseyi temsil etmek zorunda değil ama empati yapmak, nedenleri sorgulamak hepimizin sorumluluğudur. Birinin seni anlayabilmesi için sen olması gerekmez. Eğer gerçekten haklıysan ve derdini anlatabiliyorsan, doğru olan yol seni bir şekilde bulur.
Unutmamak gerekir ki hepimiz bu dünyada geçici misafirleriz. Bugün varız, yarın yokuz. Önemli olan, bugünü güzelleştirip yarını kötüleştirmemek. Senden farklı insanlar her zaman olacak ve olmalı da. Herkes siyah olsaydı, siyahın bir anlamı kalmazdı. Farklılıkları kabullenmek, hayatı daha anlamlı ve yaşanabilir kılar.
Bu anlam, sana her zaman uymayabilir ya da seni mutlu etmeyebilir ama dünya hep böyleydi, böyle olmaya da devam edecek. Bu gerçeği kabullenmek, hepimiz için hayatı daha yaşanır hale getirir.