M. D 6

Kaderle savaşın o kazandığı anda biter. Kayabna atasözü

Oysaki ben bu savaşı çoktan kazanmıştım. Ölümü giyindiğim gün üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala ayaktayım. Ölülerin yürümesi hiç doğru bir hareket değil hele ki kaderin üzerine yürümesi.

Bir insan ölünce ne yapar bunu anlatamam ancak tekrar dirilince ne yapar herkes bilir bunu. Kırlarda koşar, nefes almanın tadını çıkarır bunda hepimiz hem fikiriz ama benim için durum farklı ben bir insan değilim bir canavarım. Belki anlaşılması zor olsa da çok uzun bir zamandır yaşıyordum, yaşıyorum. Bir kaç çocukluk anısının üzerine kurulu çok uzun gençlik yılları, görünüşüm 30 yaşında olmasına rağmen yüzyıllardır yaşıyorum .

 Bu kadar ölmek istememin sebebi var tabi ki. Erken gençlik yıllarında (120) bunun ödül olduğunu sanırdım bu ödülün bana kader tarafından verildiğini ve bunun için ne kadar minnetkar davrandığımı kader mağarasının girişine kazıttığım tabletleri okursanız anlarsınız. Ancak durum öyle değilmiş, her şeyin bedelinin olduğunu anlamak için 2 Asır devirmek gerekiyor sanırım. 16 defa evlendim hiç çocuğum yok 4 tane evlatlığım vardı en genci 91 sene önce öldü. Ben ömür kelimesinin 30 yıl olduğu bir krallığın ölümsüz ve isimsiz kralıyım. 

Halkımdan başka bir kardeşim ve 16. Karım zeram var. Kardeşimde benim gibi ölümsüz hatta benden daha ölümsüz daha güçlü daha halkına sadık. Bunu defalarca denedim onu bi kaç defa öldürmeye çalıştım, olmadı. Onu düelloda hiç yenemedim. O hiç ihanet etmedi. Ben ona bir tek yara bırakamasam da benim vücudum onun kılıç darbeleri, tırnak izleri ve diş izleriyle dolu. Onun vücudu ise doğuştan zırhlı. Tabii ki akıllarda şu soru var neden o zaman kral kardeşin değil de sensin diye sorulursa tek bir cevabı var, harın vicdanını rahatlatmak için. 

Gel gelelim ölüme, kader bize bebekken bir şans sunmuş bir ailenin üvey evlatları olarak dünyaya merhaba dedik belki bizi doğuran bir anne bile yok. Üvey annem ve babamın çocuk sevdası 9 kardeşe 6 üvey evlat eklemek kadar aşırı. Annem 48 yaşında babam 50 yaşında üvey kardeşlerimin en uzun yaşayanı 32 en kısa yaşayanı 19 yaşında öldü. Onların çocukları ve torunları hepsi elimizde büyüdü ve öldü. Bu kadar kısa ömürlü bir aile olsak da çabuk çoğaldık. Dördüz bebekler beşiz bebekler dünyaya gelmeye başladı. Henüz yüz yıl geçmesine rağmen nüfuslu bir krallık olmaya başladık üvey kardeşlerimin tohumları bizim halkımız olmuştu. İşler birazda ileri gitmişti bize hayranlık duyup hediyelere boğuyorlar, yarı tanrı gibi görüp bize biat ediyorlardı. 

İşlerin rayından çıktığı an ise kaderi duymamızdı o zaman anladık bu kadar torpilli olarak yaşamamızın sebebi kaderin bunu böyle istemesiymiş ancak kader ne kadar tanrı olsa da yaratma konusundan bayağı aksak ve bunu sadece değiş tokuşla yapıyor, hayatı halktan alıp krala veriyor ölümsüzlüğümüz için milyona yakın insan çok erken yaşlarda öldü. Ve kader ne kadar güçlü olsa da hiç adil değil. Onun bize geçtiği torpil gün geçtikçe ruhumda derin yaralar açmaya başlamıştı kardeşim benden daha beter halde konuşmuyor olsak da her saniye ölümü asalak iki kardeş olmaktan daha çok istiyorduk. Tek bir yolu vardı kesinlikle ölmeyen kardeşimin bir nebzede olsa ölebilen ağabeyini öldürmesi gerekiyordu nitekim öyle de oldu. Güzel bir tiyatro oynayıp ne kadar zor olsa da kardeşimin beni öldürmesini sağladım ve krallığı asıl sahibine verip boşluğa yol aldım. Ruhum  boşlukta savrulurken zaman ve mekan akıntısı dan sıçramayı başardı. Bir bedende iki ruh olarak leoyla beraber yaşamaya başladık 21. Yüzyıl gerçekten garip. Bu adamda ciddi manada cesur bunu içindeki ateşten anladım. Bir iki defa kontrolü elime almaya çalışsam da sonu psikiyatride bitti çoklu kişilik bozukluğu dediler zavallı çocuk neye uğradığını şaşırdı bende sustum ve onun hayatını izledim bir film izler gibi bir kitap okur gibi merakla bekledim inanın en iyi aksiyon filmini ve en iyi dram filmini aynı anda izlemek ne demek biliyorum . 

Leo ellerinde papatyalar ile gezen bir psikopat, kanla şiirler yazan bir şair, mafyanın talimli hizmetkarı, genç yaşta rekor kıran bir katil, hayatta kalma ustası, kaos çiçeği bir filinta. Onun hayatını izlemek bile ölüme ne kadar yakın olunabileceğini hissettirir. Şimdilik bu kadar sohbet yeter. 

--------

Ölüm bile kurtarmıyorsa kaderden beni, benden bu halkı kurtarmıyorsa ölüm tekrar yürümek gerek kadere. Artık farklı bir bedendeyim ve kontrol bende, ah zera omuzlarıma yüklediğin yükün farkında mısın çölleri bir cazibe merkezi haline getiren güzellik, umut gözlü kadın.

Daha fazla konuşmadık har la. Farkında olmadan tekrar bana sadakatini sundu, ne kadar tecrübeli yaşayanlar olsak da durumu yadırgadığından olsa gerek sarılmadık birbirimize, ikimizde kapıdan çıkarken olacakların planını yapamıyorduk, randevuya geç kalmamak için erken gelen iki arkadaş gibiydik. Kumdan kalemizden çıkarken zera tekrar ölmeyeceğimden emin olmak için göz bebeklerini titreterek bana mesaj yolluyordu, bende bu mesaja malına güvenen tüccarın satış için güven veren son hareketiyle cevap verdim gözlerimi kapatıp başımla onayladım, har bir adım geride beni takip ediyordu kaleden çıktığımızda merkez pazar yerinin tam ortasından geçmenim az da olsa merakımı gidereceğini sandığım için pazar yoluna saptım 100 metre geçmeden har'ın komutasındaki askerlerin korumasına girdik bizi rahatsız etmeden her yerde dolaşıyorlardı sokak sonunda ise gerçekten biz bile onları göremez olmuştuk. Pazar meydanına girdiğimizde bu çöl ortasında ne kadar güzel işler döndüğünü kanıtlayan sesler bereketli tezgahlar, birde hırsız çocuklar ortalarda koşuşturuyorlardı ki bu benim özel isteğim ile çıkan bir kanundu, 

kayabna aile kanunları 2. Bölüm madde 9. Hırsızlık eğer ki kanıtlanır  sebebi kuraklık veya yoksulluk harici bulunur ise 2 yıl ağır işlerde çalıştırılıp ücreti ailesi varsa ailesine eğer ki yok ise cezası bitiminde kendisine teslimi sağlanacaktır. Ayrıca çocuk yaştakiler benlik duyguları güçlenmediği ve ceza durumunda yaşıtları tarafından dışlanacağı sebebiyle suçlu görülmeyecektir. 

Pazar yollarında yürürken aklıma sorular doluşuyordu, beni yeni vücudumla ikinci defa gören halk ben ve har arasında tereddütte kalıp kararsız reveranslar yaparak komik bir dans üslubu sergiliyorlardı, bu unuttuğum hissi bir köşeye koyup har a döndüm.

-kaç yıl oldu. Bu soruyu sanki uzun zamandır bekliyormuşçasına tek seferde cevap verdi kardeşim

- 4

Soru sormamı değil de bu 4 yılı algılamamı beklediği için bir nefes alıp geri verdikten sonra devam etti.

- senden sonra kimse ölmedi şu anda halkın en yaşlısı 36 yaşında bir kadın, onu yanımıza aldırdım, zera ile beraber kalıp zera ya yardım ediyor, zera da onu sürekli gözlemleyip bana rapor veriyor

- işe yarayan tek şey benim ölümüm. Deyip aklımda oluşan bütün senaryoların en iyisini düşünmeye çalışıp bütün öğlen vaktini dolaşarak geçirdim. Henüz güneş düşmemiş iken saraya geçip zera ile geçireceğim her anın tadını çıkarmayı beklerken kral odasında ki altın işlemeli küvette dinlene dinlene yıkanıyordum, bu küvet zera'nın kendi krallığından getirdiği çeyiziydi zaten kayabna da demirden başka maden yoktu.

Akşam güneşinin gölge oyunları kapıdan giren esmere yansıdı, zera bütün yüklerinden kurtulmuş kadar hafif adımlar ile sokuldu odaya, üstündeki beyaz elbisesi neredeyse tenine bile değmeyecek kadar inceydi, büyük bir ihtimal ben yıkanırken o başka bir yerlerde bana hazırlanıyordu, bunca hazırlığı berbat eden kişi olmak istemedim küvetten çıkıp yatağa geçtim

26 Ocak 2021 7-8 dakika 8 denemesi var.
Beğenenler (7)
Yorumlar (2)
  • Tebrik ederim Samet, daha nice güzel yazılarını okumak dileğiyle. 🧿