Misafirlik

Allah kimseyi sevgisiz ve çaresiz bırakmasın,bizim toplumumuzda misafirlik paylaşmanın temelini otuşturur,misafir on bereketle gelir,birini yer,dokuzunu bırakır demiş atalarımız.Kapımız çaldığında duyduğumuz heyecanlar,ikramlar,sohbetler,dualar, teşekkürler ve tatlı vedalaşmalar...

“Misafir, rızkıyla gelir, ev sahiplerinin günahlarının affedilmesine vesile olarak çıkıp gider.”

"Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse, misafirine ikram etsin!"

Dijital çağda yaşadığımız için görüşmelerimiz ve hediyeleşmelerimiz artık sanal dünyada gerçekleşiyor yani lügatımıza bir kelime daha kazandırmış olduk:sanal misafirlik.


Toplanıp taziyeye gideriz,ev sahibini ahiret sorusuna tutarız:

"Ne zaman öldü."

" Bir hastalığı var mıydı?"

"İlaç kullanır mıydı?"

"Vasiyet etti mi?

" Cenaze ne zaman defnedilecek,gurbetten gelenler olacak mı?"

"Emekli miydi?"

"Bekar oğlu- kızı var mıydı?"

" En çok neyi severdi?"


Kaza geçirmiş komşumuzu ziyarete gideriz,savcı gibi,doktor gibi,suale çekeriz:

" Hasar çok mu?"

" Davacı oldunuz mu?"

" Kanaması durdu mu,kırık-çıkık var mı?"

" Ne zaman taburcu olacak?"

Gecenin yarısı olur düğün evi gibi gırgır çamata devam eder,konu konuyu açar fakat ne kazazedelerin ne de cenaze sahiplerinin halinden anlayan olmaz,kimileri hükümeti eleştirir kimi belediye başkanını kimi de şampiyon olamayan takımının teknik direktörünü.Uykusu gelenler olur,ağrısı gelenler olur,açıkanlar olsa da kimin umrunda?


Kadınlarımız için de durum farksız değil;

" O ne biçim perde öyle çarşaf gibi."

" Bize ne bir bardak soğuk su veren oldu ne bir bardak sıcacık çay."

"Evin halıları kirden renk değiştirmiş."

"Ağlayanlar kadar gülenler de var."

02 Haziran 2025 1-2 dakika 290 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)