Ölüm Üzerine Tasarılar IV
Bu sabah değişik uyandım Arel. Çok farklı uyandım. Uyandım. Sorun da bu aslında. Yine uyandım. Yine her sabah olduğu gibi şu saçma gün ışığına araladım göz kapaklarımı. Perdeyi nasıl açık unuturum? Karanlığa aitim ben Arel. Perdeyi sen mi açtın? Kapat lütfen. Lütfen kapatır mısın şu perdeyi? Teşekkür ederim.
Susadım. Su içmem lazım. Boynum tutulmuş, dizlerim ağrıyor. Hareket edemiyorum. Ölümü mü beklesem bu yatakta? Bekleyince gelmiyor, haklısın. Bunca yıldır bekledim, bir defa olsun kapımı dahi çalmadı. Ölüm bana uzak ama benden kaçamaz. Değil mi? Bana hak ver Arel. Bana hak vermene ihtiyacım var.
Yalınayak yürümek negatif enerjiyi atıyordu değil mi insan üzerinden? Ben hep yalınayak yürürüm. Yoksa o toprakta yürüyünce mi işe yarıyordu? Belli. Çünkü kendimi bildim bileli var bu negatiflik üzerimde. Ellerim buz gibi. Buz. Gibi. Ama titremiyor. Çok saçma. Su içmem gerek.
Mutfak yatağıma 12 adım uzaklıkta. Evet. Çok uzak değil mi Arel? Uzak, evet. Halim yok, bana su getirir misin? Hayır, hayır, üşenmiyorum. Ayaklarımın altı cam kırıkları ile dolu. Anlıyor musun? Beni anlıyor musun Arel? Yürüyemiyorum. Kim yürümek istemez ki? Ben isterim. Seninle bir sonbahar günü Tunalı'da yürümeliyiz. Çok güzel oluyor. Yapraklar ayaklarının altında çıtırdıyor. Söz mü vereyim? Hayır Arel, ben söz vermem kimseye. Veremem. İnsan tutamayacağı sözler vermemeli. Karşı taraf hayal kırıklığına uğruyor sonra. Hayal kırıklıkları. Ayağımın altındaki cam kırıklarından daha çok acıtıyor insanın canını. Sus, ben bilirim. Ben her şeyi yaşayarak öğrenirim.
Bardak, ellerimden; su, bardaktan soğuk. İçim de soğuk. Nasıl içeceğim bu suyu? Nasıl içmeliyim? İçmeli miyim? Neyi içmeliyim? Zihnim bulanıyor Arel. Yardım et. Bana yardım edebilecek misin? Bazen birine zarar vererek de ona yardım edebilirsin. Bunu unutma. Unutma bunu. Tamam, tamam, içiyorum. İçtim. Hayır, iyi gelmedi. Sigaramı uzatır mısın? Bir de çakmağı, lütfen. Teşekkürler.
Sigaradan da zevk almaz oldum. Alkolden de. Müzikten de. Senin yanımdaki varlığından da zevk alamıyorum artık Arel, beni bağışla. Şu aynanın yönünü değiştirir misin? Göz göze gelmek istemiyorum onunla. Çok sert bakıyor bana. Yardım istiyor benden ama ben kendime bile yardım edemiyorum Arel. Nasıl ona yardım edeyim? Kırılır mı bana? Böyle düşünmekten vazgeçmeliyim. 'Kırılır mı bana?' diyerek kendi kalbimi paramparça ettim ne zamandır. Susmalıyım. Beni susturur musun? Teşekk...
Kelebekler çok hoş hayvanlar değil mi Arel? Bir gün yaşamak her yiğidin harcı değil. Çok şanslılar. Kelebek olmak isterdim. Kanatlarım yağmurda ıslansın isterdim. Uçmak isterdim. Ama beni de uçuran bir kelebek var. Hem de bembeyaz. Beyaz kelebek... Poşetim nerede benim? Zamanı geldi. Her yerim ağrıyor. Ürperiyorum. Üşümüyorum. Ürperiyorum. Çek şu aptal hırkayı. Giymeyeceğim. Kollarım açık olmalı. Evet, güzel bir görüntüsü yok kollarımın. Ama seviyorum kollarımı. Seviyorum. Bak, şu morluğu görüyor musun? Üstünde iğne izi olan hani. O, beyaz kelebeğin bana konduğu ilk yer...
Tüp çok ağır, kaldıramıyorum. Salon daha rahat ama oraya kadar götüremeyeceğim. Betona oturdum. Beton soğuk. Ellerim soğuk. Bardak soğuk. Su soğuk. Kaşık da soğuk... Tüpü yaktım. Sıcaklık yüzümü yakıyor. Hayır, ısınmıyorum. Yanıyorum. Ama ellerim hâlâ soğuk. Neden? Kaşığı koydum üzerine. Kaşık renk değiştiriyor. Renk. Hayatımdaki tek renk. Simsiyah hayatımı aydınlatıyor bu kelebek. Kelebeği koyuyorum kaşığa. Hayır Arel, bu çok az. Koyacağım biraz daha. Biraz daha... Doyumsuzum bugün. Açım ben bugün. Aç. Doyumsuz. Sevgiye aç belki de. Ne sevgisi? Zihnim bulanıyor.
Eriyor kelebeğin kanatları... Eriyor, eriyor ve eridi iyice. Şırıngayı uzatır mısın? Kaçırma onu benden Arel, lütfen. Lütfen, buna ihtiyacım var. Bugün farklı uyandım ben. Ver onu dedim sana. Aferin. Ellerim soğuk ama titremiyor hâlâ. Çok garip. Gerçekten. Garip. Son damlasına kadar çektim şırıngaya. Sıvı kelebek. Komik. Çok komik. Arel, bırak telefonu. Telefonun ucunda kimse yok. Hiçbir zaman olmadılar, şimdi de olmamalılar. Lütfen dedim. Tişörtümün sol kolunu yukarı kıvırır mısın? Elim dolu, yardım et bana. En azından bu konuda yardım et. Tamam.
Acaba nereye yapsam? Neresi uygun? Çok kalabalık burası Arel. Kalabalıklardan nefret ederim. Arel, korkuyorum çok kalabalık. Üstüme geliyorlar, yanımda dur. Yanımda dur son ana kadar. İğrenin girişi canımı yakmadı bu defa. Çok farklı uyandım ben bu sabah. Çok değişik uyandım. Kanıma karışıyor kelebek. Kanımda kelebekler uçuşuyor Arel. Mutlu hissediyorum. Hayır, mutlu değilim. Ama mutlu olsam böyle hissederdim sanırım. Hayır, yetmez Arel. Çek ellerini üzerimden. Daha çok kelebek istiyor kanım, daha da çok mutluluk hissi istiyorum. Daha da, daha da...
Düşüyorum Arel. Tut beni. Beton çok soğuk. Ellerim de. Çok soğuk.
Ölüm soğuk.
romansı ve sağlam adımlı bir anlatım..kaleminiz daim olsun teşeklürler 😙😙👧