Organize İşleer Bunlar

Üç Kağıtçılığın kitabını yazacak olanlar herhalde Yılmaz Erdoğan'ın Organize İşler filiminden de epeyce yararlanırlardı... Organize İşler Bunlaaaaar diye de şarkısı da var değil mi? Peşinden de adamı şişler bunlar demişlerdir herhalde...

Pazar günü yine göz ucuyla televizyona bakayım dedim ki bir de ne göreyim Aman Allah'ım en sevdiğim program ''Yemekteyiz'' Sevdiğim derken yanlış anlaşılmasın eleştirmek ve yerden yere vurmak için kendimi seyretmek zorunda hissettiğim ama aynı zamanda da midem dahil her yerimin bulandığı bir ucube program işte... Ucunda para var ya işin, zaten o bok ediyor her şeyi... Önünüzde ki nimet be Allahsızlar, nimet. Neresini kötülüyorsun? Yok şöyle pişmiş, böyle olmamış... Koda adı da herhalde ''Büyüklere Masallar'' olsa gerek programın...

Sade bunun ile bitse iyi magazin basitliği her zaman var zaten televizyonlarda, radyolarda, dergi ve gazetelerde... Büyük aşk yaşayıp üç ay sonra ''Tak sepeti koluna herkes kendi yoluna.'' durumları hiç eksik olmuyor magazin sayfalarında ... Ayrıldıktan bir hafta sonrada sevgili bulurlar ha! ''Hani büyük aşk yaşıyordunuz?'' Cevap da hazır, yeni sevgilileri kollarındayken ''Şimdiki aşkımız daha büyükmüş onu anladık.''

Daha önce de defalarca anlattık bunları Yugoslavya diye bir ülke Tito'dan sonra, buna benzer şeyler yüzünden yedi parçaya bölündü de bir daha da bir araya gelemedi... Bütün bunlar maksatlı yapılıyor gibi, Organize İşler anladığım kadarı ile... Siz de anladıysanız mesele yok, seyretmeyin ve kesinlikle seyrettirmeyin hane halkınıza...

Aslan televizyoncular ne kadarda düşüncelisiniz sigara ve içkiyi buzluyorsunuz, onlarca insan dizilerde birbirinin üstüne tabanca ile makineli tüfek ile mermi yağdırıyor, dizilere figüran dayanmıyor. Bu olayı nereye koyacağız? Yıllarca Kurtlar Vadisi denen ucube diziyi, halkımıza Türkiye'nin gerçeklerini anlatıyor diye dikte etmeye çalıştınız, ama yenmiyor artık bu laf salataları... Kendim ile ne kadar gurur duysam azdır, televizyoncular kızacak belki ama, beş altı senedir hiç bir diziyi seyretmiyorum...

Cüneyt Abimin Mamçakoğlu ve Kartal Tibet'in Tarkan filmleri bunların yanında çok masummuş gibi geliyor şimdi... Yıllar yılı Amerikan Sinemasının Rambosunu kafamıza kafamıza çaktınız, sanki başka gösterilecek film yokmuş gibi...

Çocukken radyoda masal dinlerdik ve tek kanallı TRT'miz ile gayet de mutluyduk. Yüzelli tane kanal var şimdi o aptal kutusu denen alet, televizyonda... Çocukların bile aklı şaşıyor bazen. Beş altı tane çizgi film kanalı var... Bütün toplum bilgisayar ve akıllı telefon hastası olduk. Tedavisi var mı bu hastalıkların ondan da emin değilim... Göz doktorları ve gözlükçüler bu işten en kârlı çıkanlar olsa gerek. İlkokul birinci sınıfta ki çocukların yarısında numaralı gözlük var. Hani demiş ya bir dostumuz ''Türküm doğruyum fena halde doluyum.'' Dolup dolup yazıyoruz işte biz de kendi yarı çapımızda...

03 Mart 2020 2-3 dakika 1372 denemesi var.
Yorumlar