Ozonu Deliyorsunuz Ozonda Deli Oluyor Ozan da

Yahu arkadaş bu atmosfere, ozona kininiz nedir bu kadar? Salıyorsunuz kimyasal gazları ozona atmosfere, gazlarda gidiyor ozonu hem deliyor hem de deli ediyor... Sonrasında da iklimler ile uğraş dur, değişiyor her şey. Yaz yaza benzemiyor, bahar bahara, kış da kışa...

Fabrika Bacaları, size sesleniyorum... Yok yahu olmadı fabrika bacalarına niye sesleniyorum ki fabrika sahipleri dururken... Fabrika Sahipleri size sesleniyorum, yeter artık şu bacalarınıza filtre mi taktırırsınız, yoksa başka bir şeyler mi takarsınız, bilemem... Atmosferin neredeyse içine ettiniz de atmosfer kusmak üzere artık fabrikalarınızın kirlerini...

Epey zamandır ne kışı kış gibi, ne baharı bahar gibi, ne de yazı yaz gibi yaşayamıyoruz. Doğa insan eliyle mahvedilmeye çalışılıyor adeta... Bu tabiatta bunun cezasını çok kötü bir şekilde kesecek insanoğluna... Hatalar zinciri peş peşe geliyor... Öyle bir zaman gelecek ki geri dönüşü de imkansız olacak...

Güneş ışıkları ozondan süzülmeden geldi mi dünyaya iklimler anormal bir hal alıyor... Çiftçiler için zamanında yağması gereken yağmurlar yağmıyor. Yağmaması gereken zamanda kar ya da yağmur yer yüzüne iniyor... Topraklarımız beş on senedir doğru düzgün kar yağışı görmedi neredeyse... Mikroplar, hastalıklar artıyor haliyle...

Bilim Adamları ozonun kendi kendini onarma özelliği olduğunu da tespit etmişler, ama yine de tahribat fazla olup, onarım yavaş olunca dengeler alt üst oluyor... Dengesiz sıcaklıklardan orman alanlarında yangınlar çıkıyor, bunun sonucunda yüzlerce çeşit hayvan ve yavruları yok oluyor. Yazık ediyor insan kendine de tabiata da...

Fabrikalar, sahipleri ve atmosfere her türlü zararlı maddeleri salan kurum, kuruluş ve iki ayaklı canlılar ozon deli oluyor, ben de deli oluyorum bu yaptığınız tahribatlardan... Zarar verdiğiniz bütün canlılar üzerinde kul haklarınız var unutmayın ki... Bunu öyle kolay kolay da ödeyemezsiniz benden söylemesi...

20 Temmuz 2020 1-2 dakika 1372 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (4)
  • Yaşadığımız alanlara saygımız yok, yaşadığımız toplumlara saygımız yok, bilikte yaşadığımız kişilere yok, yok da yok! Çaresiz olarak gördüğümüz kendimiz, aslında ne kadar da zararlı bir yaratığız! Bir meyveyi içten içe tüketen, bir tahtayı içten içe kemiren kurtçuklar gibiyiz! Kusursuz olarak yaratılmış olan dünyaya verdiğimiz zararın haddi hesabı yok maalesef! Yine çok güzel bir konuyu akıcı ve akılcı dilinle ne güzel kaleme almışsın ağabeyim, teşekkürler, sağlıkla...

  • 3 yıl önce

    Doğru söze ne denir ki...

    Güzel bir yazı dilerim ki ileti doğru adrese gider...

    Tebrikler Sayın Yazar..