Pilav Üstü Aşk

Aşk...

Günah bahçelerimde büyüyen bir eğrelti. Ben ise bir kaldırımının ezikliğindeki sokak çocuğu, adımın yerine kullanılıyor artık terk edişler. Yüzümde senin bıraktığın gecekondu gülümseyiş, bugün var yarin yok misali. En çok kendi sokaklarımda kaybolmadım mı ben..

Aşk...

Denizlerin o tuzsuz yanı...

Aşk...

Bir çift göz için ölümler söndürmek bedenime... Ve ben bir ölü, tabutsuz dolaşır dururum dünyanın sırtında acaba adım ne vakit silinir yaşam satırlarından, en son kim hatırlar beni. Dosta mı meyilli olurum düşmana mı, en çok hangisiyle kapatırım yüzümü... Kurşungeçirmez mavilerim delik deşik olmuş, başım ağrıyor.

Tükendi mi ki sevdalar, hava bu kadar soğudu. Ne kalır benden dünyaya üflesem uçacak gibi yalnızlığım ama hala burada. Kız kulesi hala sevdiğini bekler, bir yılan ısırığında saklı ölüm. Sonra aşk konur bu hüznün adı ne de olsa ortada kavuşan yoktur. Sora sora Bağdat bulunur ya, hadi bunu sevdaya uyarlayalım. Bir gariplik var bunda; sora sora yar bulunmuyor. Ya bu sözü söyleyenler yalan söylüyorlar ya da ben sormasını beceremiyorum. Yahu koskoca adamların yalan söyleyecek halleri yok ya evet evet bu tamamen benim hatam. Bakıyorum da yüzgörümlüğü yapacak bir umut dahi kalmadı piyasada, perakende satılmıyor artık düşler gramajı düşürülmüş yaşam şartlarının ve sonra bakıyorum ki gidilecek yer kalmayınca kalbime aşka çıkmama yasağı koyuyorum. Bulut olup yağmurlara büyümek istiyorum; gözümdeki yaşlar boşa gitmesin diye. Sonra bir memleketi benliğimde yitirmek için gurbetlere salıyorum yağmurlarımı.

En acı tarafından hayattan ısırıklar aldım. Acaba yasak meyveyi yersem damağımdaki aşkın mayhoş tadı geçer mi. Attığım adımlar beni nereye götürebilir ki, kurşungeçirmez mavilerim delik deşik olmuş başım ağrıyor.

Tükendi mi ki aşklar hava bu kadar soğudu. Kafama bir kurşun sıksam bana cennette yer açarlar mı sanki cehennemin bir köşesinde saklansam kıyamet beni bulur mu? Ben çürümüş aşkların yokluğuyum adım ne vakit silinir yaşam satırlarından? Urfa'nın etrafı dumanlı dağlar ve orda yavrusunu yitirmiş gözü yaşlı bir ceylan...

Sayende ey aşk, ne farkım kaldı ki ondan...



Hüseyin Avni ÇAKMAK

16 Ocak 2010 2-3 dakika 5 denemesi var.
Yorumlar