Rüzgar

Tohum saçan rüzgarlar taşıdı adını. Müjdeydin ya hangi mevsim olduğun önemini yitirdi o an. Rüzgarın bu halini çok sevmiştim. Hep sevinçli haberler bekleyip durdum sonra. Fırtınaları unuttum...

Günlerce esip yağmuru getirendin sen. Ağaç yapraklarını sağa sola saçıp kar yağdıran rüzgardın. Emir büyük yerden deyip sustum. Günlerce yerlerdeki yaprakları izledim. O renk cümbüşünü. Güzel olan ne varsa buruşuk yapraklar gibi toprağı bekliyordu. Toprağa düşmüşse bir kere umut azalmanın ya da çoğalmanın bir hükmü de kalmıyordu. Yaprak yaprak dökülmenin tek şifası yerden bir su gibi fışkırmaktı. Rüzgarın sürüklediği bir yaprak olmayı istemedim hiç. Rüzgarları estireni 'aşk' bildim...

Bir istasyonda oturmuş elektrik tellerine tünemiş kuşları izliyordum. Salıncakta sallanır gibi tutundukları dalın bir akımlık yazgıya dönüşmesi an meselesiydi. Ama onlar öyle kalabalık, neşeli ve birbirlerine dayanmış ötüşüyorlardı ki sonları düşünmekten vazgeçtim.

Çölde kum tepelerini şekillendiren rüzgardın sen. Oradan oraya savrulmanın doğadaki iz düşümüydün. Gönlümün tepelerine yazdım adını. Kumdan kaleler bana göre değildi. Dayanıklı olmalıydı yürek evim. Öyle bir rüzgarlık aşkları sevmedim hiç. İlla bir kökü olmalıydı rüzgara karşı sevmenin. Ancak yola koyulanların bir hikayesi olacaktı iyi bilirdim. Yola tutundum...

Üstünde yürürken biriken anılardı yolu yol yapan. Bir çukura dolmuş damlalar, bir çatlaktan fışkıran türlü otlar, ansızın yolun biteceği endişesi, yarım kalmış vedaların yürek büküklüğü. İnsanı bunca cesur yapan yol muydu, yoldaki zorluk ve güzellikler miydi? Yolun bile habersiz olduğu garip bir varış tecrübesiydi insanın kendine yolculuğu.

Dalgalara karşı denizde verilmiş mücadelemin adıydın sen. Her kulaçta çabamı sevdim. Denizin dibi, güneş ya da dipsizlik bazen anlamını yitirdi zihnimde. Bildiğimi unuttuğum anlarda bile bir şeyi unutmadım. Bilmenin ağır yükünü. Sorumluluk demekti bilmek. Hissetmek ve hissesine düşeni kendisine adilce pay edebilmekti.

Mutluluğu alıp acıyı nasıl verebilirdi ki insan? İadesi mümkün müydü hayat paketinden çıkan eksi(k)lerin. Matematikteki gibi bir eksi bir artı bir şey etmezken, iki eksi tamamlıyor muydu bu boşluğu? Ya da boşluk neydi? Sonsuzluk muydu bir girdap mı? Türlü türlü esmeyi seven rüzgardın sen. Bana, sana, bize, size göre değişen doğrular ve yanlışlar bütünüydün. İlahi aşkın matematiğinde eksi ve artılar yer değiştirdiğinde ise tepetaklak oluyordu gönlüm. Çokça hasretlik çokça sabır diyordun sen. Afiyeti belada emniyete alandın. Fırtınaları sevdirdin gün geldi. Sevenlerin kimyasını un ufak ettin her kasırgada. Bir toz bulutuna döndürdün yüreğimi. Şimdi üflesen yağacak...

Zihnimi kendi suyumda yüzdürüyorum şimdilerde. Zihnim durulduğunda yüreğim ve bedenim de duruluyor. Kemiklerimi saran topraksın sen. Bulanıklaşan ruhumu yağmur çamurdan çekip arındıransın. Rüzgar sensin ateş de. Hep eylülsün hep hasret. Özlemsin beklemenin çığlığında. Şimdi benden razı mısın diye sorma bana? Aşk varsa ben yokum...

02 Aralık 2022 2-3 dakika 242 denemesi var.
Beğenenler (9)
Yorumlar