Saforizmalar

1. Şair! Sevgilinle paylaş(a)madığın şiir, düşüktür, ölü doğmuştur. O zaman, ne şiirin şiirdir, ne sevgilin sevgili.

2. Ölü doğmuş şiirse: evcildir, bozuk-düzen yandaşıdır; tavşan fışkısına benzer: ne kokar, ne bulaşır.

3. Kimseyi rahatsız etmeyecekse, neden yazılır bir şiir?

4. Ehlileştirilmiş şairler, ehlileştirilmiş şiirleriyle dolaşıyor her yanda. Kimisi, “yapraklar sarardı”nın arkasına “içim karardı”yı ekler; kimisi de harflere/ sayılara kadar düşürülmüş bir “biçimsel madrabazlık”la oyalanırken, yükseldiği zehâbına kapılıyor şiirsel katsayısının. Yanılsama (illüzyon) değil bu, baştan ayağa sanrı (halüsinasyon)!

5. Şair, şiiriyle, sevgilisini de tedirgin eder, silkeler onu. “Uyuşukluğun alfabesi”ni yırtmaya sevgilisinden başlar. “Sistem’in beyaz atlasları”nı kıymık kıymık etmenin yolu oradan geçer. Enteresan değil mi: Biri sevgilisidir, onu silkelemekle koyulur işe; öbürüyse “uzlaşmaz karşıt”ıdır, sevgilisinden geçmeksizin dağıtamaz onun ağzını-burnunu.

6. Güz’ün vahşî sarısından yanadır şair; kış’ın dik-başlı zemherisinden. Şairin sevgilisinin yüzü, kim ne derse desin, bu ikisinin sentezinden.

7. İlkyaz ne güne duruyor, diyeceksiniz; yaz ne güne duruyor? Ne güne duracak: şairin sevgilisinin zulasında duruyor, yeri geldiğinde patlatılmak üzere.

8. Mahşerî bir kalabalıktır, şairin sevgilisinin yüzü; hayretten ve dehşetten îcat edilmiş, nevişahsına münhasır bir yapayalnızlık.

9. Bir zamanlar diyelim, kezzaplarla yıkanmıştı ömrünüz. Zakkum çiçeğinin, çiçekten başka her şey olduğunu öğretmişlerdi, öğrenmiştiniz… Sevgiliniz habersizdi bütün bunlardan. Eyvahlar olsun size, yetimdir şiiriniz.

10. Şairsiniz ve kalbinizi mancınıklarla döve döve yazdınız şiirinizi. Yaylım ateşlerinin göbeğinde yana yana, dört yönünü yara yara... Yankısız-yansımasız kaldınız mı gene de: O sağır sevgiliye yazıklar olsun, gözlerine mil çekilmiş o tâlihsize! Kalbi domuz derisine mühürlenmişe! Harâmisidir o Ebû Leheb’in. Boynundaki ip: hurma lifinden ve zilletin ilmeğinden.

11. İnternet fâresi değildir şair. Öyleyken, internette yayımlar şiirini, “internete rağmen” yayımlar ama!

12. Şair de, sevgilisi de, cepheden karşıdır internete. Sevişmenin tersindedir internet: Sevişmeyi düzüşmeye döndürenlerin güdümünde, sevişmeyi "şebek tepişmesi" belleyenlerin hizmetinde.

13. Gülünçtür yarışmacı şairler. Komik değil, gülünç diyorum, dikkat! Komik, teatraldir ne de olsa, artistik bir boyutu vardır onun. Dramatiğin tersi olarak, kendini estetik bir fay hattının içine sokar... Ya gülünç? Çapaçulluğun, salaşlığın, sakilliğin, mekanik ve metalik bir dünyaperverliğin, “her canlı ölümü tadacaktır” uyarısının zıddına palazlanan bir gayretkeşliğin nişânesi.

14. Plâket, para, madalya.. ve Şair. Yan yana düşünülmesi dahi, diken diken ediyor insanın tüylerini. Yüz kızartıcı bir suçtur, şairlerin ödül peşinde koşuşturması.

15. Beni çarpan bir sözdür, hiç unutmam: “Banka kurmak, banka soymaktan daha büyük ahlâksızlıktır". Şiir adına plâket almak, para almak, madalya almak; şiiri yasaklamaktan, şairi tutuklamaktan daha mı ahlâklıdır sanki?

16. Plâketi, parayı, madalyayı vermeye kalkışan/ veren, özel veya tüzel kişiliğin suratına suratına çarpmadıkça, verilmeye kalkışılan/ verilen nesneleri; şiirin ruhu huzur bulamayacak, ey şair (yâhut şair bozuntusu)!

17. Borsa ve dolar vurguncusu birine tutulabilir mi şair? Tutulursa, ona, şiir vurguncusu da denmez mi? Peki, borsa ve dolar vurguncusu mu daha çirkindir, şiir vurguncusu mu?

18. Şairin vücudunu vücut sanmayın. Sevgilisi bilir onun “külliyen ruh” olduğunu.

19. Münker ve Nekir’i bildiği kadar bilmeli şair, kendini ve sevgilisini.

20. Şair ve sevgilisi sorar durur birbirine, usanmaksızın: “Delacroix haklı mı: Dağlar, biz romantik olduktan sonra mı güzelleşti? Yoksa, dağların güzelliğinden mi romantik olduk?”

21. Şair: Aşk, gerçekleşebilen bir şey mi?
     Sevgilisi: Öyle olsa, sever miydin sen beni?

(*): Berfin Bahar, Ocak 2010, Sayı 143

20 Aralık 2020 3-4 dakika 27 denemesi var.
Beğenenler (5)
Yorumlar