Sevgili Dostum

-Seninle ilk kez öğrencisi olduğum okulun lavabosunda tanışmıştım. Tanıştığımız o ilk günü asla unutamam! O ilk gün sana nasıl bağlanmış ve sen de böylesine başımı döndürmüştün. On yedi yaşlarımın o utangaç, delişmen ve kabına sığmaz hayallerini, uzun yıllar birlikte paylaşacağımızı hiç düşünmemiş ve bütün varlığımla sana âşık olmuştum.
-Birçok ismin vardı, ama ben en çok 'Gelincik' olanını sevmiş, kendime en yakın gördüğüm bu ismini sevmiştim. Seni hep sol yanımda, kalbimin üzerinde taşıdım yıllarca... Gelincikler gibi narin, gelincikler gibi kırılgan, bembeyazdın ve selvi boyluydun. Senin, sanki en çok iki parmağımın arasına yakışacağını taa o zamanlardan biliyordum!

?Sana mısmılırmak gözelerinden sızan berrak sular gibi sırılsıklam âşık olmuştum...

-Artık seni yakarken, parmaklarımın ucunu da yakacaktım. Dolu dolu geçen o günlerimizin ve kederli yalnızlığımın en güzel ve en sadık şahidiydin. Ne zaman kendi kendimle baş başa kalsam, ne zaman yüreğimin içinde sakladığım O uzun saçlı, duman gözlü karanfil gibi parmaklarıyla aklımdan çıkaramadığım platonik sevdamın zifiri ve kül rengi esmer karası güzelliğiydin. Nikotin kokan ve lavanta tadıyla içime çektiğim dumanının ciğerlerimde nasıl da yer ettiğini artık kimselere söylemeyecektim.

?Seni her zaman yalnız olduğum için değil, yalnızlığı en çok sevdiğim için sevmiştim...
-Her gece vakti yastığımın hemen yanı başındaydın. Seni eşi bulunmaz ve asla ihanet etmeyeceğim bir sevda ile sevdim. Ruhumda büyüyen ıssız mısraların lezzetini nasıl da birlikte tatmıştık. Seni, şehrimin en güzel zemheri ayazlarında avuçlarımın içinde saklardım ve o küçücük ateşinle avuçlarımı nasıl da ısıtırdın. Sen olmadığın zaman bin bir hiçtim. Görenler birbirimize çok yakıştığımızı söylerdi. Sen benim vazgeçilmez bir aksesuarımdın, kehribar taşlı tespihimdin, bir omuzu düşük ağır bir delikanlının! Kül rengi sevdasıydın. Sen benim ıssız gecelerimde yatağımı paylaştığım zehir- zıkkım aşkımdın.

?Seni içimde büyüttüğüm tarifsiz hayallerimin tek şahidisin diye daha çok sevmiştim.
-Başıboş kaldırımlarda tek başıma yürürken, kuytu bir köşede sessiz sessiz ağlarken, loş ışıklar altında içli şiirler yazarken, yorganı başıma çekip içimin karanlığına gömülürken bir elimde hep sen vardın. Kadehler sensiz olmazdı, hayallerim sensiz olmazdı, şiirlerim sensiz olmazdı, hicranlarım sensiz olmazdı. Hele ben asla sensiz olamazdım...

?Seni o kadar çok seviyordum ki, bir başkasına senin yüzünden 'seni seviyorum' diyemedim.

-Şimdi yükseklik korkusu ile dopdolu bir binanın bembeyaz odalarında, beyaz gömlekli adamlar artık seni terk etmemi istiyorlar. Ama ben kendime değil sana kıyamıyorum. Beyaz gömlekli adamlar otuz yıllık karşılıksız sevdamı kıskanıyorlar diye düşünüyorum. Ben 'O'ndan razıyım' diyorum inanmıyorlar! 'Bu sevda seni bitirecek' diyorlar inanmıyor inanamıyor ama ben gene de seni çok seviyorum.

-Çıplak ayaklarımla dolaştığım uzun koridorlarda sana olan sevdam için şiirler yazacağım. Gözyaşlarımı senin için akıtacağım ve artık yarın hiç ağlamayacağım.

-Seni asla unutamam, seni hiç unutamam. Sende beni unutma...

-Belki bir gün, yıllar sonra da olsa gözyaşlarınla ıslattığın o toprağın altında senin için yazdığım şiirleri okursun!

-Ve... Dilimin ucunda senden kalma esmer sevdamın hüzünlü şarkısını söyleyeceğim belki duyarsın diye...

'Sigaramın dumanı da dumanı
Yoktur anam o yârimin imanı'

02 Şubat 2010 3-4 dakika 10 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    İnsan sigarasına da aşık olur mu? Olur!!

    Bilirim... Ben de onu çok seviyorum, ölürüm de bırakmam diyenlerdenim 🙂

    Çok güzel bir yazıydı efendim. Kutlarım.