Sığır Yerine Konmanın Bir Alemi Yok

Sağlıklı olmak nedir? Sağlıklı düşünmek?
Peki, sağlıklı yaşamak nedir?

Sabah akşam, televizyon kanallarından sağlık programları fışkırıyor, web sitelerinin birçoğu bu modaya ayak uydurmuş ve belki milyonlarca sağlıklı beslenme, sağlıklı yaşama gibi, sağlık konularıyla ve ürünleriyle dolu.

Bu işin sonunun nereye varacağı belli, kafayı sağlıklı beslenmekle ve sağlıklı yaşamakla bozmuş, bir sürü sağlıksız bireyler üretmek! Biliyorum ki müthiş bir rant mevcut ve birileri ciddi paraları hamutuyla yutmakta!

Açılmış olan, yine binlerce aktarlara ne demeli? Her köşe başında bir tane var neredeyse. Geçenlerde şu aklıma geldi, acaba bizim bakkallar, aktar mı, oldular? İşsiz olan yurdum insanı, hemen bir aktar dükkânı açıyor gibime geliyor!

Bu düzenin, yeni bir yeme bozukluğu ve bununla birlikte, düşünme bozukluğuna yol açacağı neredeyse kesin gibi görünmektedir. Bitkisel beslenmelisiniz, aman ondan yemeyin, şundan bu kadar yemelisin, bunu mutlaka çok tüketmelisin gibi, üretilen ve aynı zamanda türetilen birçok fikir ve ürün!

İnsanın aklını karıştırmak, karıştırdıktan sonra, belli bir kategori üzerinden rant sağlamak bildiğimiz ve gördüğümüz bir gerçek ve bu rant sahiplerinin çok iyi gizlenerek, bir kenarda para kazanmanın keyfini sürdükleri, gün gibi aşikar!

Belki yapılan tavsiyeler gerçekten doğrudur, belki söylenen tüm reçeteler insanı birçok rahatsızlıktan kurtarır ama sorarım size, bu kadar kafa karışıklığından ve pazarlama stratejilerinden sonra, insanlar ne hale gelecek, bunu düşünen bir tek kurum, kuruluş, insan yok mudur? Bilimsel olarak veya bitkisel olarak doğru beslenmeye elbette saygım var, elbette bu tür bir beslenme reçetesi olabilir ama benim itirazım, bu kadar kafa karıştırıcı programlara, sitelere, aktarlara ve benzer çalışmalara!

Yani insanlığı, sürekli yönetmeye, yönlendirmeye, istedikleri şekle sokmaya çalışan ve bu çalışmalara destek olan yönetim biçimlerine ifrit olmamak mümkün müdür? Popüler bir sağlıklı beslenme şekli almış başını gidiyor, buna ne itiraz eden var, ne dur diyen! Öyle bir duruma geldik ki, içimize attığımız her lokmadan şüphe etmeye başladık!

Hatırlarım, önceleri, yıllar önce yani, çok eskiden, serada yetişen ve üretilen bol kimyasallı ürünler ballandırılarak satılırdı manavlar ve pazarcılar tarafından! Şimdi aynı pazarcı ve manavlar hayır efendim, organik ürün tüketmelisiniz, sera ürünleri kimyasal maddeler içermekte ve zararlı demekteler! Sağlık bakanlığı veya sivil toplum kuruluşları aynı telkinleri sürekli tekrar etmekteler! Uğursuz Dündar bile, programlarında defalarca yer veriyor bu tür haberlere! Kısacası, toplu halde, sürekli bir beyin yıkama taktiği almış başını gidiyor!

Bu kadar yazdın, sonuç ne diye düşünenlere cevap vereceğim elbette. Boşuna yazmadım bu yazıyı. Benim bildiğim ve inandığım tek bir doğru var. Beslenme dendiği zaman, ilk önce aklım geliyor hatırıma. O, neyi, nasıl ve ne kadar isterse, canı ne çekerse, tüketmeli diye düşünüyorum insan. Canın bir şey yemek istiyorsa, vücudunun ona ihtiyacı var demektir, içinde çalışan organlarının oradan gelecek minerallere, vitaminlere ihtiyacı var demektir!

Ekran başında dr. Ahmet, Ayşe, Fatma, Metin, başbakan istiyor veya tavsiye ediyor diye,
onların dediklerini tüketemem arkadaş!

Yani tamam, koyun olmayı bir şekilde kabul ettik, sürüler halinde güdülüyoruz da, bu kadar sığır yerine konmanın da bir alemi yok!

04 Mayıs 2011 3-4 dakika 95 denemesi var.
Yorumlar