Sırtını Duvara Dayamış Zaman


Bazen hiçbir şey kırılmaz da, yine de etrafına bakıp neyin paramparça olduğunu anlamaya çalışırsın. Kalbim değil bu kez. O zaten çoktan arşivlendi bir yerlerde. Ama zaman… Zaman kırılmış. Parçaları yerde, bazıları hâlâ tıkırtı çıkarıyor.


Sırtımı eski bir duvara dayadım bu gece. Yıkılmaya meyilli bir duvar bu. Belki de onunla birlikte düşmeyi kabul ettiğimden bu kadar rahatım.


Bir takvim yaprağına değil, bir durakta unutulmuş otobüs saatine benziyor hayatım. Ne gelen var, ne geçen. Sessizlik, bekleyenlerin selamı gibi üzerime eğiliyor. Ve ben artık hiçbir soruya cevap vermek istemiyorum. Çünkü bazı sorular insanı değil, geçmişi yorar.


Ay ışığı pencereye düşmedi bu gece. Nedense yıldızlar da sırt çevirmiş. Belki de gökyüzü, artık üzerimize kapanmak istiyor. Kapatmak için değil; saklamak için. Kırık zamanları, eksik cümleleri, bitmemiş düşleri...


Yastığa değil, geçmişe yaslanarak uyuyorum. Ama bu uykunun sabahı yok. Her uyanış bir başka gecenin başlangıcı gibi.


Kimi anlar vardır; ne birisine anlatılır, ne de bir cümleye sığar. Onlar, içimizdeki isimsiz odalara kilitlenir. Bu gece, o odalardan birinin kapısını araladım. İçerisi toz dolu. Hafızamda ayak izleri bırakmadan yürüyen anılar var.


Ve içimden bir ses, “Yorulmadın mı?” diyor.

Yoruldum. Ama neremi dinlendireceğimi bilmiyorum. Ruhumda oturacak boş bir sandalye kalmadı.

26 Temmuz 2025 1-2 dakika 74 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar