Sitem

Şimdi yüreğimde hissediyorum bu ayrılık tünelini. Her yer sırılsıklam, yağmur bulutları yüreğime yağıyorlar sanki. Gözlerimde seni görmek arzusu, yüreğim mesken tutmuş dalgaları, bu yaz dalgalar şahit olacaklardı bu aşka. Yine yalnızlık kara bulut gibi çöktü üstüme.
Yüreğin yüreğimden öpmedi bile ayrılırken. Oysaki uzun zaman içimde saklamıştım sanki, kırılıp dökülür diye umutlarım, gizli hazinemde yer bulmuştum. Söylesene yâr, bir taneneni hangi gönlün kafesinde unutmuştun?
Hangi âşık yüreğinden öpmüştü de ayrılırken seni dalgalara bile soramamış, ellerine günah yazmasın diye satırlarım, ellerimin yalnızlığını yüreğimden sormuştum. Hangi vefâlı yâr beni sana unutturmuştu? Söylesene yâr... Bak, bize aşkı demledim. Sıcak sıcak yüreğimde yanıyor.

Bir görsen, bir görsen yâr! Şimdi yüreğimde solduruyorum bir bir çiçekleri, hani seni bana yazmıştı şu kader? Hani senden başkası olmayacaktı yüreğimde, son seferimi yapıp gelincik çiçeği gibi yüreğine konmuştum.Solamadım bile, sollarken beni şu aşkın girdabı; ve ben yerimde sayarken, solamadım bile. Çiçeklerin yazgısını bile yaşayamadım, asilce solup asilce aşkınla açamadım.
Saatler işliyor. Gözün kaderin gibi aydın olsun şimdi! Seni unuttum. Üç beş ayı değil, bir yılı değil, bir ömrü seninle ve aşkınla geçirmeyi dilerken kısacık bir zaman diliminde şu satırlarla seni unuttum. Çırılçıplak şimdi hüznüm. Aşkına soyunmuştu gönlüm. Kahretsin! Kahretsin işte, seni sevdim. Senin gibi vefası yoksun yâri çok sevdim. Kahretsin, kahretsin sevdiğim! Aşkın öpücüğü bana uğramazken yalnızlığın ezeli rakibi oldum, inledim, sensiz seni çok sevdim.

Bana düğün olsun sensizlik, sana bensizlik hiç bitmeyen bir nimet... Birbirimize kalamadık satırlarda bile. Gözlerim yanıyor. Yüreğimin yangını yağmur olup gözlerimden yağıyor. Ben yanarak ağlıyorum, bunu bir tek senden alamadığım sen bilmiyor...Dolunayı bende kalsın aşkının. 250'nin üstünde sözcük sığdırmışım meğer sensizliğe...Sensizlik bu kadar kısa anlamlarla ifade edilebilecek bir yangın mıymış?

Ben hayatı da böyle sevdim. Gönlünün penceresinden baktığım için mi bilmem; yalnız seni gördüm.
Hayatı da böyle sevdim. Sana ağladım yâr... Kimdin bilmem. Gittin bir daha da gelmedin.
Adın yoktu, sanın yoktu, aşkım yüreğinde yoktu, ben sende yoktum. Sen yoktun.
Lâkin bir başkasında yaşam perdesini aralamayı düşünmeyecek kadar, gerçek olduğun kadar gerçekten sevdim seni...

Dokunma yaram çok derin. Kabuklar bir bir yere düşüyor. Duvarlarda, aynalarda, kaldırımlarda, yokluğunda;varlığında, en deli yanımda sensizlik çığ gibi büyüyor.
Dokunma yarama... Yalvarırım, yalvarırım; dokunma yarama... Gözlerim, kulaklarım, yüreğim gitti benden. Ellerim gitti, ayaklarım gitti, dermanım gitti. Fermanım gitti. Ölüm bile sensiz uğramıyor işte! Gelsen bir kapıdan görünsen belki çiçekler de gelirler, böcekler; ağaçlar, güller... Bir gelsen, yaşamak gelir sahiden. Çağrım yanıtsız, lâkin sonsuz...

Şimdi çıkamıyorum bu ayrılık tünelinden. Sensiz yolumu unutmuşum meğer. Ne tarafa gidiyordu yüreğim? Dilim damağım kurudu. Vitesten attı çığlıklarla atladı hayallerim...
Sen vardın, ben vardım, biz hiç olmadık. Güle güle gel sevgilim! Güle güle gel... Gitmelere doyamadın, yangınınla bile olsa yine gel; kısmetse bir kez daha gitmek için gel... Satırların yüzü gülsün. Eşref vaktinin hayrına gel... Gözlerim seni diledi yağmurumdan, yine kendime aktım. Gözyaşının tuzu bile değmedi kirpiklerime. Bayramım ol gel, ister üç gün, ister dört gün, istersen tek bir an... Yine gitmek için dahi olsa gel.

Sözcüklerimi yutturdum yüreğime, kalemim kâğıdım ol da gel, yazayım senden yana bana seni... Bitmiyor şu yalnızlık tüneli. Sensizlik eşi oldu, şahitleri benim; benden yana bulamadığım bir ben varmış anladım, işte o benim...
Ürkütmesin seni sonunun varlığı... Her son yeni bir başlangıç madem, tüm başlangıçlar sana teslim, bana yine gölgeler... Ne vakit gölgeme rastlasam sana sarılıyor. Bu kadar aç bir sevda yetiştirmişim meğer yüreğimde. Emekliyor, emekliyor, emekliyor hep; lâkin sana doğru cesaret edip de koşamıyor. Ağlıyor ağlıyor yine çok ağlıyor, sesine ses, nefesine nefes, aşkına aşk olamıyor.

Ne de yalnızmış yüreğim. Okşadım, sevdim, gözyaşları dinmiyor. Bitmiyor çaresizliğimin çaresizliği, bak yüreğimde hissediyorum; sen oradasın. Nefesim kesiliyor. Gözlerimi kapadım, açtım, gülünce telaşım sulugöz kaderim sigara yakıyor içli içli... 'Al, bir tane de sen yak! Varlığına, yokluğuna, aşkına, nazına niyazına, yalnızlığına... Al bir tane de sen yak, yangınının öz kardeşi, namert eşi, yalnızca yalnızlıkla muradına... Al bir tane de sen yak! Düğününün, bugününün, onsuz geçecek olan yarınlarının sırdaşlığına...'

Yaktım yüreğimden yana, çaktım kibriti. Sigaram değildi; söndürmedim, yaktım bedenimi.
İşlemezdi sensiz hiçbir yangın, deşmezdi hançerin yüreğimi, sağlam vurdun; fena vurdun.
Hissizim. Sonlara doğru bedenim yanarken yüreğim durdu, kalbim atmıyor hissizim.
Aşk uğramaz, çayımı da içmez şu saatten sonra. Namert aşkın senin olsun. Git! Gelmek için git!
Alırsam aşkını koynuma, vicdanım deli cesaretimde paralansın. Alırsam sümüklü hayallerini koynuma, intihar eden umutlarım ayaklansın!
Alırsam seni bana, aşkının cehenneminde yanmak sadakam olsun! Git, git! Kahretsin, git!
Sevmek cesareti aşkının çok gördüğün öpücüğünde kaldı, haydi git! Gelmek için; ölmek için, tek başına yanmak için git!
Yandı bitti kül oldu. Alevlerim senin olsun, dönüp de bulamamış olmak için; haydi git!

19 Ağustos 2012 5-6 dakika 464 denemesi var.
Yorumlar