Sûkut

Sukut oldu şimdi gönlünün iklimi...Takvimlerden koparılan mevsimlerin yaprağı gibi her yırtıldığında ,yuvasından ayrılmanın sancısıyla çarpan bir yüreğin atışında durmuştu zaman.

Sustu ... Belki de susturuldu umutların kıyısından kalkan sessizliğin matemi.

Sığınacak bir liman bulmuştu kendine yine kendi rahminde.Bir anne olmuştu çoğu zaman Bir bebeğin dudağında saklı duran gülüşün özlemini çağıran sesiyle.Bazen de sessizliğin sesini kırmıştı, kendine çizdiği uçurumda yürüyen ,örgülü saçlarının gölgesi suya düşerken gözleri ağlayan küçük bir kızın ergen olma sancısında ki ?'imdat'' diyen sesiyle.Kimse duyamadı sesini, kimse bilmedi bilemedi her adım attığında gömdüğü şiirlerini. Kimse de bilemeyecek günlere kazdığı çukurlara gömdüğü geleceğin soğuk nefesini.Bileseler değişir miydi aynada gördüğü yüzünün çizgilerine dolan kırğınlığın izleri? Bilselerdi ellerini tutar mıydı ayın semada gezinen hareleri ?Rüzgarın ensesine çarparken dağıttığı saçlarını bir anne şevkatiyle kimler toplardı?Cevabını duymaktan korktuğu yılların sağır ve kör nefesine bu soruyu hiç ama hiç soramadı.Yoktu çünkü cesareti.Yoktu masumluğuna değecek kadar güzel bakan geleceğin gözleri Yoktu açılan iki kapısıyla yüreğini yüreğine alacak kadar cesaret duyan insanların sokakta hiç yankılanmayan içten sözleri Neden konuşsaydı susmak varken.´´´´Neden´´´´ diyecek kimsesi bile yokken ,sebeplerle uğraşmak isyanı bir namluya sokarken , susmak tetiği çekecek değil de o namluya bir gül kokusu sıkacak kadar derin sözleri yüreğinde yaşarken ,neden konuşsaydı ki.İşte bu yüzden ölümü teninde öldürene kadar hiç ama hiç konusmadı..

Toprak tenine birgün öyle merhametle değdi ki son sözü sözleri değil,yine gözleri söyledi.

Bir kez daha geçmişti üzerinden onu sırtından yıllar önce atanların gölgesi...

Vaçgeçmeden yıllarca hep beklemişti.´´İmdat ´´diye haykıran içindeki sûkutun sesini duyacak ,karları ilk yırtıp çıkacak çiçeğin cesaretini...

Kar yağmadan hiç gelirmiydi Kardelençiçeği

Gün kara bağlamadan hiç doğarmıydı güneşi

Açlığın nefesi kokmadan doyarmıydı birgün yüreği

Sustu işte bu yüzden ,susturdu tüm özlemlerini

Beklediği gün hiç gelmedi .Çünkü o hep içindeydi.Sadece bakacağı yeri hiç bilemedi.Ona kimse dön içine bak dememişti.Bilseydi kendine aynanın tersinden bakarmıydı.

Bakmazdı .Ama kendini kendi içinde unutmanın korkusu öyle kaplamıştı ki heryanını o ayna umuda bakamadan çoktan kırılmıştı.



İçimizde ki aynayı kırmadan o aynaya doğru yüzünden tutup , geleceğe umutla bakalım...

18 Ocak 2010 2-3 dakika 8 denemesi var.
Yorumlar (2)
  • 14 yıl önce

    son sözü söyleyebilmek....aslolan buydu belkide...ama bazı anlar olru hiç konuşmadı yürek...bu da öyle birşeydi belki...hiç konuşamamak...ama gözler yetiyordu,yetmeliydi de... ... güçlü kalem güzel yürek emeğine sağlık...dua ile....

  • 14 yıl önce

    İçsellikteki sı»kut bazen yaşayacakları yaşatmıyor, bu manada şuurlu insan, zaman zaman bozmalı sessizliği; atmalı ölü toprağı...

    tüm güzelliklere insallah