Takvim Yaprakları Düşer, Acı Geçmez


*

Onlar “zamanla geçer” der, sen zamansız kalırsın.Takvim yaprakları düşer, acı geçmez. Çünkü yokluk sesini kaybetmiş bir çığlıktır duyulmaz ama insanı her gün biraz daha içinden yıkar.

Geceleri nefesinin üstüne sessizce çöker. Kimse yokluğun nasıl ağırlaştığını görmez.İnsan kalabalıkların içinde bile eksik yürür hayata. Bir sandalye boş kalır, bir ses çağırmaz olur.Dünya yerli yerindeyken senin içinden bir parça hep kayıptır.

Gülüşlerin yarımdır artık tam gibi görünür ama değildir.

İçinden bir yer hep matem tutar.

Ne anlatırsan anlat, ne kadar kalabalık olursan ol, o boşluk kapanmaz.

Zaman geçer derler geçen zamandır acı değil.

Acı yerleşir insanın içine ev kurar.

Sen ona çarpıp durursun, her hatırada, her “keşke”de.

Herkes sana güçlü ol der oysa güç dediğin şey yalnızca ayakta kalabilmektir.

Yıkılmamak değil, yıkıla yıkıla yaşamaya devam etmektir.


“Kabullenmek” denilen şey aslında susarak taşımaktır.

Acı geçmiyor sadece görünmez oluyor. 

Yastığa saklanan gözyaşları, dışarıdan güçlü sanılan ama içten içe eksik kalan bir hayatın sessiz tanığı.

Zaman ilerliyor ama insan olduğu yerde kalıyor, kalbin bir yanı hep açık, hep sızılı.

Gülüşler tamamlanmıyor, cümleler yarım kalıyor.

Kimse sormuyor artık çünkü herkes geçti sanıyor.

Oysa geçmedi sadece içine gömüldü.

Ìnsan öğreniyor acıyla yürümeyi, eksik basmayı, sessizce devam etmeyi.

Ve en çok da şunu anlıyor. Bazı kayıplar iyileştirmez insanı, sadece kim olduğumuzu değiştirir. Acı artık bir misafir değil, evin kendisi oluyor. Sabah onunla uyanıyor gece onunla uyuyorsun.

Dışarıdan bakıldığında hayat akıyor sanılıyor oysa içeride zaman durmuş, bir gün hep aynı günde kalmış gibi. İnsan alışmıyor sadece taşımayı öğreniyor.

Ve en ağır gerçek şu oluyor.Bazı boşluklar dolmaz, bazı yokluklar kapanmaz.

Onlarla yaşamayı değil, onlara rağmen nefes almayı öğrenmeye çalıṣıyorsun.

Bazı günler iyi gibisin hatta güldüğüne sen bile şaşırıyorsun.

Sonra bir kelime, bir koku, bir ses.

Ve her şey geri geliyor.

Çünkü acı pusuda bekliyor,çağrılmaya ihtiyacı yok.

Kendini hatırlatmakta hiç gecikmiyor.


İnsan en çok da şunu öğreniyor. Yas biten bir şey değil. Bir takvim meselesi hiç değil. Yas sevginin gidecek yer bulamaması. Söylenecek sözün, uzatılacak elin, paylaşılacak anın artık bir muhatabı olmaması.

Kalabalıkların içinde yalnız kalmayı öğreniyorsun.

Kimse seni itip kakmıyor ama kimse gerçekten yanına da gelmiyor.

Sen yine de yürüyorsun,adımların ağır ama kararlı.

Çünkü durmak yok.

Hayat acıyı hesaba katmadan akmaya devam ediyor.

Ve en sessiz anlarda kimsenin bilmediği o iç köşede gidenle konuşuyorsun.

Sesli değil kalpten.

Orası kimsenin dokunamadığı, kimsenin iyileştirmeye kalkmadığı tek yer.

Belki de bu yüzden hâlâ ayaktasın.

Çünkü bazı acılar geçmez.

Sessizce kanar.

Ve bilirsin, unutmadın, geçmedi, azalmadı,..

Bu acı geçmeyecek. Bir gün uyanıp hafiflemiş olmayacaksın. Ama sen onunla birlikte yaşamayı sürdüreceksin.

Her sabah biraz eksik, her gece biraz yorgun, gözün hep yaṣlı.

Kimseye anlatmak zorunda değilsin.

Kimseye güçlü görünmek zorunda da.

Kimseye hesap vermek zorunda hiç değilsin.

Acın senin acın, yalnızlığın senin yalnızlığın.

Bugün iyiyim demen yarın çökmeyeceğin anlamına gelmez.

Gülmen unutmak değildir. Susman kabulleniş hiç değildir.İnsan bazen sadece nefes alır, yaşadığı için değil yaşamak zorunda olduğu için. Herkes kendi hayatına döner, sen bir anının başında kalırsın. Onlar ileri gider, sen içinden geri çağırırsın olmayanı.

Bir adı vardır artık acının, bir tarihi ama kimse sormaz. Çünkü herkes dayandığını sanır. Oysa sen her sabah aynı yerden kırılırsın, her gece aynı boşluğa yaslanırsın. Gidenin yokluğu alışkanlık yapmaz. Sadece insanın içini sessizleştirir.

Bir gün fark edersin, acı bağırmaz artık. Ama tam da bu yüzden daha ağırdır. Çünkü öğrendin bazı yaralar iyileşmez derinleşir. Ve sen onlarla yaşamayı değil, onlara yer açmayı öğrenirsin. 

Kalbinde bir oda vardır artık kapısı hep aralık. İçeri kimse girmez ama giden hep oradadır. Ìşte bu yüzden unutmadın. Geçmedi, azalmadı. Sadece sen büyüdün acının etrafında ve hâlâ ayaktasın.

Bu bir güç gösterisi değil. Bu, sevmekten vazgeçmeyenlerin sessiz direncidir. Bazı acılar geçmez, insan sadece onlarla yaşamayı öğrenir.


sevay

19 Aralık 2025 4-5 dakika 10 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar