Tarihsel 1

Okur şunu iyi bilmelidir. Tarih salt geçmişten oluşan (ibaret) bir olgu ve olay değildir. Tarih hem olgudur. Hem yaşanandır. Hem yaşanacak olan olaylardır. Geçmiştir. Şimdidir. Her an ile gelecektir.

Tarih, geçen, geçmekte olan ve geçecek olandır. Tarih yaşayandır! Ama öyle yaşayandır ki geçmişiyle ölmüş ama bugünde. Bugün ile yaşayan ama sizin dışınızdadır. Sizin dışınızda hem geçmiş ile ölmüş hem şimdi ile doğmuş hem de az sonrası için sürekli gebelik ile sürekli doğacak olandır.

Bunların tümü çelişkidir. Geçmişi ile ölmüş olan; hatta başlangıç koşulu olmakla şimdi yok olan ölmüş bir geçmiş durum şimdi ile bugün nasıl Yaşar? Atmosfersiz geçmişimiz şimdi atmosferleydi. Oksijensiz bir geçmişimiz şimdi oksijenleydi.

Yani bu durumda biri diğerinin ölümünü yaşıyordu. Diğeri de yeni yaşamları yeni olayları belirliyordu. Bugün yaşayan bir şey, nasıl olur da doğacak olandır? Şu hâlde tarih bilinen algılarımızı da aşan bir çelişkidir.

Bu türden var olup, yok olan; doğan, doğmakta olan, doğacak olan, geri izleri sadece biz taşımıyorduk. Örneğin yer katmanları içinde ferromanyetik özelliği olan demir en eski katmanlarda kutuplaşma nedenle dünyanın kutupsal özelliğine göre diziliydi.

Oysa daha üst katmanda demir oksitli katlardaki demir de kutuplaşma içinde dizilme özellikler yoktu. Ya da ferromanyetik demir tozları nasıl vardılar? Dört milyar yıl öncesinin katlarında demir oksit niye yoktu? Demirin oksijenle bileşimi demir oksitti. Oksitli demir tozları ve oksitli demir tozları bize dünya atmosferinin oksijenli ve oksijensiz durumlarını açıklıyordu.

Tarih bir ucuyla ayakları henüz sıkı sıkı yere basan ayağınızın altında olup bitenleydi. Tarihin bir ucu atılan adım olarak atılan adımı yere basacak hamle ile havada yere doğru ayağınızla şimdidir. Diğer bir kısmı da adımınızın gerisinde kalan geri izlerdir. Her adımın izi birbirine göre milim milim açılmadır.

Bu adımlar biyo sosyal süreçlerden geçerek üreten toplumsal yapı ile aklın almayacağı boyuttadır. Bu boyut ve tarih; ancak kolektif aklın anlayıp kavrayacağı hız ile tarih sel nicelim olana dönüşmüştür. Bu süreç geçmiş ile şimdi içinde tarihin insana, insanın da tarihe katkısıdır. Yarın, olasılıkla aynı; ama yine de bilinemezdir.

Kuşkusuz geçmiş; olgu, olay ve şimdisiyle, olmakta olana bir referanstır. Geçmişi ortaya koyan kimi çevre koşulları şimdi ortada olmayan çevresel başlangıç koşullarıdır. Oksijen hem nesneleri oksitler hem de parçalar. Örneğin, organik bileşikler mazi de oksijensiz atmosfer süreçlerinin ürünü olmakla parçalanmadan oluşup hayatta kalabilmişlerdir. Oysa bu organik bileşikler o ortamda oluşmasalardı bugünkü oksijenle soluyan organikler olası bile değildir. Siz şimdi olmayan ve olmakta olan sürecin geçmişiyle ve geleceğin inşasıyla buradasınız.

Yine bir örnek verecek olursak bizler Urey Efekti denen süreç kavranması içinde hem geçmişteki oksijensiz döneminin özümleme süreçlerini; hem de şimdiki oksijenli dönemin özümleme süreçlerini bir arada taşımakla, zamanın topaklı, düğüm veya kavşak yapısını şimdi içinde geçmişiyle kavrarız.

Unutmayın bu tarih içindeki geçmişle bakteri hem hayatın nedenidir. Hem de şimdiki yaşam içinde bakteriler ölümün nedenidirler. İnsan geçmişteki biyo kimyasal oluşumun davranışlarıyladır.

Örneğin; onlarca örnek gibi kandaki hemoglobinin veya alyuvarların vücudumuz içinde artması ve alyuvarların azalmasının, davranışlarımız üzerindeki (biyo kimyasal) etkisini bilmeyen yoktur sanırım.

Ha keza biyo kimyasal özümleme süreçlerini veren alyuvar süreci de davranışımızın belirlenmesini ortaya koyan biyo kimyasal özlü onlarca biçimleyicilerden sadece birisi olan bir biyo kimyasaldır.

Her şey zıddıyla vardı. Geçmiş geleceği ile vardı. Zıtlar aynı anda hem birbirini belirleyen hem de birbiri ile belirlenendirler.

Geçmiş, kendi kesikli sürekliliği içindeki olgu ve olaylarıyla ve kendi kesikli sürekliliği içindeki yaşamı başlatan bir kısım olgu ve olaylarıyla, kesikli sürekliliğin ve yaşamın hayata başladığı andan itibaren gelecek belirleneniyledir. Geçmiş geleceği belirler. Gelecek te, geçmişiyle şimdi buradadır.

Yaşam; hayatı olgu kılan bir kısım geçmişti. Ve hayatın bir adım sonrası içinde geçilen yol süreçleriyle hayat; kendisinin yeni yol eylemleriyle ve çevresiyle birlikte kendi yeni adımını atacaktı. Her adım da şimdiyi ve geleceği belirleyecekti. Hayat hem geçmişti. Yani tarihseldi. Hem şimdiydi. Hem gelecekti.

Bu kabilden olan tarihsel olan ve tarihsel belirlemelerden birisi de asla davranışsal etkisinden kurtulamayacağımız etkilerden birisi de biyo kimyasal süreçlerdi. Bir şey kendisiyle aynı kalmayacaktı. Hem kendi kalmak. Hem kendi kalamamak. Çelişki buradaydı. Yani hayat her adımda yeni bir inşa olması nedenle hayat, sadece biyo kimyasal adımı içinde, istese de kalmayacaktı.

Fakat hayat kendi belirleyeni olan biyo kimyasal etkilerle kalmadığı gibi hayat gelişen değişen dönüşen yeni noktaları bile biyo kimyasal etkiler nedenleydi. Biyo kimyasal belirlenmenin içinde ahlak yoktu. Ahlak içinde biyo kimyasal öğeler barındırmayan bambaşka düzey ve düzlemin ürünüdür.

Ahlakı da ele verecek olan yaşam; bizim türümüz üzerinde altta biyo kimyasal belirlenimle, dışta da kişi-kişiler arası yardımlaşan parça olgu ve olaylarla; eksiğini tamamlayan sosyal oluşla ortaya kondu. Kolektif birim zamanlı üreten ilişkiler içinde özellikle de köleci dönemin köleci ilişkileriyle ortadaydı.

Sosyal oluş, ahlak vs. asla biyo kimyasal süreçler değildi. Ama bu süreçler biyo kimyasal süreçlerleydi. Biyo kimyasal süreçler olmasaydı ortaya konacak olan sosyal süreç, ahlak, vicdan vs. de olmayacaktı. Özümleme süreçleriniz biyo kimyasal süreçlerdi. Biyo kimyasal süreçler dışta enerji girdisini ön gören durumlardı.

Dıştan enerji sağlayan süreçleriniz de kendi dışındaki nedenlerle kişi-kişi veya kişi-kişiler arası yardım içinde olunma ortamıydı. Yardımlaşma olayı da aynı sonuca odaklaşan birleşimin senkron hareketiydi. Bileşen senkron, aynı sonuçtan yararlanma ortaya koymakla sosyal oluştu. Edimsel kültürdü.

İyi bir analiz yapıldığında kültür, temelde biyo kimyasal güdenle oluşan bir dizi olgu ve olaydır. Ama kültürün hiçbir yerinde biyo kimyasal süreçleri görmeniz de olanaklı değildir.

Kültür de sosyal oluş gibi hiçbir biçimde biyo kimyasal süreçlere indirgenemez. Ama kültür de biyo kimyasal süreçler olmadan anlaşılır değildir. Her durumla oluşan ilişkiler yeni olanı benzersiz olanı veriyordu. Durum ve belirmeler arası ilişki ortaya konmazsa karmaşıklık ortaya çıkmıyordu.

Şöyle bir örnek vereyim. Su ve cam kendileri olan durumla sudaki özellikler camdaki düzgünlük ve kristal yapıyı ortaya koyan, suyu ve camı ortaya koyan nesnelerin hiçbirinden değildi. Camı ve suyu ortaya koyan nesnelerin girişimiyle oluşan ilişkindi, karmaşıklıktı. Karmaşıklaşan süreçler içinde sonucun neden gibi nedenin de sonuç gibi davranabildiğini unutmayın lütfen. Tıpkı kolektif etki gibi.

Kültür, kolektif birim zamanlı süre durumun düzenleyici, kolektif birim zamanı yeniden ve yeniden ortaya çıkarıcı edimsel tutumu olmakla kolektif birim zamanın öğrenilmiş bir kotarıcısıdır. Kolektif birim zamanlı süre durum da üreten ilişkinin, kolektif aklın, kolektif yeteneğin, kolektif gücün vs. kotarıcısıdır.

Yani kültür kolektif birim zamanlı süre durum içinde kolektif birim zamanın hem belirleyeni hem de belirlenenidir. Yani kolektif birim zamanın; vicdan, ahlak, adalet gibi karmaşan süreçleri vardır. Üretim hareketi, ahlak, vicdan gibi bağıntıların geri iz sürümünü yapalım. Üreten, ahlakı olan, vicdanı olan ve şerefi olan toplumsal süreçlerin de biyo kimyasal süreçlere doğru bir atfı olacaktır. Bu atıf da toplum sal sürecin zorunlu enerji sağlama süreçleri olukla biyo kimyasal süreçlere doğru geri bağlanım yaptığı görülecektir.

Ama biyo kimyasal süreçlerden ve biyo kimyasal süreçlerin dıştan enerji girdisi yapan süreçlerine varırız. Oradan da yardımlaşan süreçler karmaşması içinde üreten toplumsal ilişkilere varırız. Karmaşan bu ilişkilerdeki olgu ve olayların hiçbiri birbirine indirgenemez. Aralarında birçok ırmak akışlı zaman geçmişleri vardır (tarih geçmişleri vardır).

22 Ocak 2020 7-8 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar