Tel Örgüler

Tel Örgüler

Haziran ayı gökyüzü ile pazarlığa girmişti bu yaz da...Bitkiler ha dondular ha donacaklar...Sivas ellerinde sazım çalınmak için ağustos böceklerini bekliyordu...Evet hepimiz biliyoruz çalışkan karıncayı ama ağustos sıcağına ve saz çalan bir ruha da ihtiyaç vardı sanırım...Sazımın telleri yüreğime çit olmuş, çalınmak yerine güneşi tel örgülerle sarmayı seçmiş. Güneşin korunmaya ihtiyacı yoktu oysa...Güneş bir çitle sarılsa da doğacak kadar büyüktü, ışıktı ve görkem saçmaktaydı her gün doğumunda ve batımında...

Ya ruhum? Güneşten alabilecek miydi bu engin kaynağı ve hiçbir soğuğa aldırmadan bulutlarla güreşebilecek miydi? Yüreğimi çit sarmış ya da yüreğim etrafına çitler sarmış...Örmüş âdeta korumaya almış kendini güneşten bile...Güneşe çit örülmez biliyorum perde de çekilmez. Güneş dürülmez ve esirgenmez ışığı isteyenlerden...Yüreğime sesleniyorum günebakan çiçeğinin direnci ile..."Hayat tel örgülerin ardından da önünden de bakmasını bilene güzel..." Çünkü örgünün bir tarafında şikâyetlenen diğer tarafına geçince de şikâyetlenir...

Peki yüreğim! Bir insan hem gerçekçi olup hem de şikâyet etmeden, eski alışkanlıklarını terk ederek nasıl memnun ve mutlu birisi olur? Çünkü bazen hayata baktığımız penceremiz yağmurlardan, tozlardan, gulyabani ruhlardan nemlenir ve nokta nokta kapanır gözeneklerimiz...Hem insan alışkanlıklarıyla köklenmiş bir ağaç gibidir. Kimse kendi köklü alışkanlıklarını kötü olarak algılamaz ve başlangıçta bırakmak istemez...Belki de içimizdeki güneşi telle dikmek gibi bir şey bu...Güneşimizi çalanlara karşı, güneşi tel örgülerle dikerek kendimizi korumaya almak. Tellerin ötesinde yaşamayı istemek ama ruhunu tellere hapsetmek hepimizin ruhsal çelişkisi olsa gerek...

Büyüdükçe ve düşündükçe anladım ki siz istemedikçe kimse sizin uçurtmanızı tellere takmıyor...Siz istemedikçe ve izin vermedikçe kimse sizin uçurtmanızı vurmuyor vuramıyor. İlkeler ve ülkeler de dahil. Hatta prensipler ve prensesler de...Hatta hatta ve en çok kendisini hep prens gibi gören erkekler de buraya dahil, prens gibi yetiştirilmiş olsalar bile...Peki neden izin veriyoruz buna? İster ülke olalım, istersek insan! Bunun nedeni topraklarımızı vermemiz. Her insanın her ülkenin rahatça ayak basacağı, davul zurna çalacağı, halay çekip horon tepeceği bir genişlikle insanlara ya da insanlığa sunmamız. Hayır insanlığa olmaz ki buraya, insafsızlığa olacaktı doğrusu...

Yüreğimize attığımız ya da bırakılmasına izin verdiğimiz tellerin anısına bir çit daha örelim bugün...Bir saç örgüsü gibi ruhumuzun iki yanından sarkıtalım...Ruhumuza bakanlar varsın ne çok tel biriktirmiş desinler...Varsın çit örecek çokça telimiz yine de güneşe ulaşacak bir merdivenimiz olmasın. Yeter ki telin iki tarafında da şükretmeyi bilelim. Yeter ki çitlerin ardından güneşi yüreğimize doğdurmayı bilelim. Ve yeter ki yüreğimizin orta yerinde tortu, kir, kin, nefret gibi ağırlıkları bırakıp bizi ağırlandıranları kalpte taşımamayı kendimize öğretelim... Bir tel gibi bizi sarıp sarmalayıp ruhumuzu hapsedenleri görebilelim...

Bir çitten atlıyordum, henüz çocuktum...Bir çitten kaçıyordum baktım savaşlarla büyümüştüm. Bir çitle saklambaç oynuyordum baktım ruhumla baş başayım. Ben çitlerin büyüttüğü ama deviremediği günebakan çiçeğiyim. Bir baktım ruhum saklambaç yeri...Kovalayan da kaçan da bendim. Uçurtmam ellerimde ben kendimdeydim...Kimse telleri suçlamasın, ellerine batan dikenleri de. Kimse güllerden de söz açmasın...Yaman çelişkiler yumağı, kuşun güle konması mı? Dikenin kuşa batması mı? Telgrafın tellerine konan kuşlar mı yoksa, suçlu? Birisi ille de kurşunlanmalı mı sizce de? Neden ve hep önce çocuklar peki ve kuşlar sonra? Ve en çok da çocuk yürekliler? Herkes kendi toprağında arasın cevabını!

Bütün özgür kuşlar adına ve korku ile babalarının kucağına saklanan, analarına bir kanguru yavrusu ürkekliğiyle kaçan yavrular adına. Ve masum yürekler, saf sevgiler, sevilmeler adına. Siz söyleyin? İnsan mı? İnsaf mı? Hangisi ilk önce? El-insaf yüreğim!



08 Haziran 2021 3-4 dakika 242 denemesi var.
Beğenenler (10)
Yorumlar (8)
  • 2 yıl önce

    Yüreğinize kaleminize zeval gelmesin. Beğenerek okudum...

  • Tebrik ederim Şule Hanım. Güzel geçsin gününüz. 🍀

  • 2 yıl önce

    Kutlarım Sevgili Şule, kalemine sağlık

  • 2 yıl önce

    Günün denemesini ve şairini kutlarım, kaleminize sağlık...