Teslimiyet 11

Değişen zaman içinde dolaşıma sokulan para gibi, bankerlik gibi enstrümanlarla köle ve işçi çalıştırmak için feodaller, vassaller; bankerlerden para almaya ve alınan para karşılığı; FAİZ ödemeye başladılar.

İşte yaklaşık 3500 yıldır süre gelen feodal statüyü geriletip, feodaliteyi ikinci türden bir efendi konumuna sokmakla, efendiliği bankerlere kaptıran feodalite karşısındaki yeni durum buydu.

Kutsallık, teslimiyet, kader, rızık gibi söylemler öyle çok büyük büyü ve etki sanatıydı ki; bu söylemler, etkisi altındaki kişileri düşünemez, aklını işletemez, gözünün önünü göremez yapıyordu.

Neden? Daha önce yazılarımda belirttim. Davranışlarımızın bitişli düzeydeki anlamı bilişsel bir adresli olmanın yol haritası olan alışmaydı. Bölge savunmasını ortaya koyan kaygıdan kaçınma stratejisi, alışmanın rehaveti oluyordu. Yapılanı neden yaptığınızı anlayıp nötr duruma geçmeydi.

Kişinin kendisine olan davranışçı bilinirlik nötrlüğü, grup halindeyseniz ortaklaşılan, sabit ortak anıydı. Bu bilişsel edimli anı sabite size ve grubunuza merkezden çevreye; çevreden merkeze açılımlar veren salınımlara adres olup, çekimsel ulaşım oluyordu. Bu tür ortak davranışlı kodlar sizleri ortak kaygıdan kaçırıcı duygularınızdır.

Davranışlardaki temel nedenselliği temel durumla bilip bilmemeniz, bu aşamayla önemli değildi. Önemli olan bu biliş selin açılıp kapanan süreç salınımlarına sabit bilinir ve güvenli bir nokta olmasıydı.

Kaygıları indirgeyecek eşleştirmenin size sabit bir eşleştirmeyi vermesi yeterliydi. Davranışınıza sabit anlaşılır duruluğu veren eşleştirmelerin yerine sizler inançları, dinleri, kaderi, rızkı, köleliği vs. çok rahatlıkla koyabilirsiniz.

İşte gözünüzü görmez eden, aklınızı işleyemez eden, kaos düşünceleri kristal ize edip çöktüren adresleme ve bilinirlikleri ile eşleşen bu sabitleştirici, bu tür ilişiklendirebil.

Bilişsel ortaklık grubunu senkron eden, bilişsel ortaklaştırmaydı. Bilinirliktir. Kaostan sukuna geçmekti. Çok enerji harcamaktan en az durumla, en az enerji düzeni içine geçmenin dinginliğiydi.

İşte davranışlara sabite olan çevrimleyicilik, bu tür bilişsel düzeydi. Grubun birbirine yansıttığı, gurubunun birbirine güven verici işaretler tanımasını taşıyan davranışlar, ortak anlayışlı ortak yazılım kodlaması olmakla ortamdaki yabancılığı, tedirginliği veren durumlara karşı ortama uyumun şema diyağramıydı.

El ahdi de kolektiften kişisi bencilliğe dönüşecek pusula olmakla; bilinmezi bilinir yapmakla; El anlayışlı sabite etrafında çevrimleyici olmakla; El ahdi kişilerin biliş sel yol kılavuzuydu. Bu ahit sizin göz önünü görmemeniz, aklınızı işletememenizdi.

Kişilerin zihni El ahit söylemli zikir tekrarlarıyla pusula çekimli beyin zikir hamurluğuna dönüşüyordu. Bu zikir hamurundan da bir zikrin daha iyi zikrini yapmaktan başka bir akıl çıkmıyordu.

Zikrin daha iyisini yapmak ibadetin ibadet olan dışında, nafilesi, ibadetin daha çoğu, ibadetin daha çok sevap kazandırması, ibadetin (zikrin) sizi El 'e daha çok yaklaştırır olması türü fikirler doğru çıkıyordu.

Kısacası davranışsal biliş, kişinin hafızasıydı. Kişi bu hafızayla davranıyordu. Adres tanış anı bu hafızaydı. El ahdi bu hafıza yerine konuyordu. Hafıza El ahitli sözleşme oluyordu. Sözleşme de yol haritası hafızaydı.

Zikri düşünceli iman; ahitlelerini daha iyisiyle ve daha fazlasını yaptırmayla kişisini yorgun düşürecek denli tekrar ve ezber içinde tutuyordu. Bu zikirlerle kişiler şöyle zikredip dua ediyorlardı.

"Ya El, ben sana teslim olanların ilkiyim". "Ya El sen rızık verenlerin en hayırlısısın". "Ya kaderleri elinde tutan El ’imiz, bize acı. Bizi yakıcı azaptan koru" türünden korku cümleleriyle zihinsel etkiyi şiddetlendirirdiniz mi; artık bu tarz zihni yatıştıra zihni meşgul edici zikirler sizi; boş boş bakan imancı, inanıcı, inakçı (dogmacı) kişilere, çeviriyordu.

Bununla kalmayacaktı El emaneti ehline teslim etmenizi isteyecekti. Canınız dahil neyiniz varsa emanetti. Başta CANINIZ, malınız, mülkünüz, düşünceleriniz vs. iğneden ipliğe her şey El tarafından size verilmekle EMANETTİ. Tüm varlığınızın EHLİNE teslim edilmesini istiyordu. "İman edenler, emaneti ehline veriniz" diyordu

Ehli de bu emanetleri adaletle, yani mülk sahibinin mülkünü korumasıyla aralarında hükmedecekti. Mülk kimindi hatırlayın. Mülk sahibi mülkü ne yapıyordu? Hatırlayın?

Böylece El verdim dediği ve emanet verdim dediği neyi varsa gerisin geriye “emaneti ehline verme “şeklinde nasıl da mülk sahiplerinde topluyor görün. Bu ibadet şekli “emanetçi emaneti almadan” tevekkül ile sıdk ile emaneti ehline teslim etmekti.

Fey ve ganimet te emaneti ehline vermeyenlerin, verilen emaneti zor kullanma denen El yolu şekliyle gerisin geri almaktı. Emanet El 'indi. Siz de El 'in sözü ile emaneti geri alıyordunuz. Böylece meşrusunuz.

Bu tür kutsal (!) söylemlerin zor kullanılan eylemleri içinde bu, mülkün geri mülk sahibinde toplanmasını ön gören bir hükümdü. Emanetini teslim alan da size acıması, lütuf ta bulunması, size merhamet göstermesi gibi güç gösterisi üzerinde de sizleri bu köleci itaatli sürece özendiriyordu.

El; rızık söylemli vaat ve kararını verdi. Bu güya size yararda buluşmaydı. Sonra bu yararı geri başınıza kakacaktı. Size azap zararını da gösterdikten sonra; Kendi iradeli emanetçiliği pekiştiren tanınma için "zararı ve yararı olmayan El ‘den başkasına mı tapalım?" diye kendi kendisini pekiştiren ahit cümlelerini kullandı.

Böylece bu söylemlerden ötürü coşkuda doruğa çıkan müminler; bu zikir sarhoşluğu içinde gözlerini açamayacaklardır.

"Mülkü verilenler içinde, elinin altındakilerine (kölelere) bu mülkten yardım edenin; kendisini El 'e teslim edenin ahdinden, daha iyi ahit olur mu?" diyen El bu tür söylemi hep hap cümleleri şekline sokuyordu. Nedeni olduğu tedirginlikler karşısında iyiliği söylüyordu.

Öyle ya iyilik te, kötülük te, zararı olan da yararı olan da MÜLK SAHİPİYDİ. Siz de mülk sahibi El’e saygılayıp teslimiyet içinde ona tapmakla kulluğunuzu işleyecektiniz. "Mülk benim. Ben mülkü dilediğime veririm" dediği an El bu sözün yansıması olan "tap ve iste" anlamını ortaya koymuştu. İmanlı olmak bu kadar basitti.

20 Ekim 2019 5-6 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar