Türkçe Olimpiyatları Üzerine

Kültür, milletleri var eden en önemli olgudur.Dil ise kültürü oluşturan başlıca unsurlardan biridir. Bugün, yeryüzünde dilini geliştirmiş ve dünyanın farklı yerlerine yaymış milletler şu an itibariyle söz sahibi ülkelerdir. Gerçi, çoğunluğu bu işi sömürge sistemi ile gerçekleştirmişlerdir. Şu an itibariyle konumuz bu değildir.Gelişen teknoloji sayesinde büyük bir köy haline dönüşen dünya'da dilini,siber ağını ve teknolojisini geliştiren ülkeler söz sahibi ülkelerdir.Türkiye olarak, son zamanlarda atak üstüne ataklar yapıldığını müşahede etmekteyiz.

Bunun siyasi ayağı zaten hergün dillendiriliyor.Bu gün siyasi yönünü değil, özel sektörde, vatanına milletine minnet borcu olanların çabalarını konuşmak istiyorum. Bu başarıda payları oldukça yüksek olan özel sektör, yurt dışında yüzlerce ülkede başarılı çalışmalara imza atmaktadırlar.Türkiye Cumhuriyeti olarak,mevcut gelişme ile ilk on ekonomi arasında olmanın planları yapılmaktadır.Olur mu olmaz mı? bilemem...İnşallah olur.Lakin,bildiğim bir şey var... o da,on yıldır yapılan Türkçe Olimpiyatları ile dünyada meydana getirdiği güzellikler ve iyilikler manzumesidir. Bu manzumeler, yıllardır, gözlerimizi kamaştırıp yüreğimizi kabartmaktadır.Böylesi büyüklükte ve güzellikte bu tür etkinliği yapan ülke olmanın gururunu ve onurunu yaşamaktayız. On haziran gecesi Türkiye'nin en büyük stadlarından birisi olan İzmir Atatürk Stadyumunu bu anlamda canlı canlı yaşadım.

Gelen yüzotuzbeş ülkenin çocuklarının Türkçe konuşması ayrı bir güzellikti...Lakin,en önemlisi bizi biz yapan kültür ve sanat olgularımızı yansıtan dili,dini ve rengi farklı çocukların gözlerinde ki parıltıydı.Birbirleriyle yaptıkları şakaları,oyunları ortak dil olan Türkçe'yle yapmaları...Binbir çaba ve emekle eğitilmiş ve öğretilmiş gençlerin gayretleri ve heyecanları görülmeye değerdi.O an ki hava bir başka heyecanlandırıyor insanı. Amerikalı kızların horon tepmesi,Moldovyalı gencin Türkü söylemesi,Malezyalı kızın şiiri v.s.Şu an yazmakta zorlanıyorum.Farklı farklı duygular yaşıyorum.Hayal bile etmekte zorlandığımız bu durumun keyfini yaşamalıyız.Yediden yetmişe sahiplenmeliyiz bu durumu.Kimine-kimsesine,sağına-soluna,nalına-mıhına vurmadan bi işi en zirve noktaya taşımalıyız. Bu bir zaferdir.Böylesi zaferleri de böylesi yürekler yapar ancak. Emeği geçen tüm insanların büyük küçük demeden ellerinden öpüyorum.

On yıl önce, Türkçe öğrenmiş ve bu işi yapan gençler şimdi yirmili yaşların çok üstünde ticarete,siyasete ve hayatın farklı dallarına atılmış insanlar olarak karşımıza çıkıyorlar.Geçenlerde TUSKON'da yapılan toplantı ve iş görüşmelerini hatırlayalım. Yüz otuşbeş ülkenin farklı sektörlerinin iş adamları, iş görüşmeleri ve anlaşmaları yapma adına bir araya geldiler.Farklı dillerde ki insanları, bir araya getiren ve onları Türkçe de buluşturan da bu tohumun emeği sonucu meydana gelen o gözlerde ki pırıltıydı. O,pırıltılı gözler, iş adamlarını aynı dilde (Türkçe'de) buluşturdular.Sözleşmeler, Türkçe ve kendi dillerince imzalandı.Dünya'nın en yaygın dillerinden biri olan Türkçe, bu ve bunun gibi güzel etkinlikler sayesinde daha da büyüyecektir.Dolayısıyla, tanınmış ve kullanılması durumunda kazanç ve itibar getirecek dil de olacaktır, inşallah!

Bu sayede Karamanoğlu Mehmet Bey'i de yad etmekte fayda var.Yüzyıllar öncesinde; "Divanda da, dergâhta da, meydanda da, devlet içerisinde de, sokakta da, pazarda da her yerde güzel Türkçemizi konuşacağız" dediği o ünlü fermanını hatırlayalım.O günden bugüne Türkçe'nin böylesi zenginleşmesine ve yaygınlaşmasına büyük katkısı olmuştur.Bu sayede çok büyük kültür adamları yetişti.Eğer,o dönemde bu ferman verilmeseydi Türkçe bu denli büyük bir dil olamazdı.

Dolayısıyla "Karamanoğlu Mehmet Bey" Türkçe'nin bugün bu hale gelmesinde en büyük hizmeti olan Türk Devlet Adamı'dır. Kendisini rahmetle anıyoruz.

12 Haziran 2012 3-4 dakika 54 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar